8 Nisan 2020 Çarşamba

İzler/ Traces










izler
Bazı retorikler bizi geçmişin ya da geleceğin idealist imgelerine çağırır ve bütün toplumu bunlarla şekillendirmeye çalışır. Bu geriye ya da ileriye dönük teleolojik retorik, nefreti kullanarak, bir tür kültürel hegemonya yaratmaktadır. İktidarlar, sadece yasal yaptırımlar ve caydırma politikalarıyla çalışmaz, aynı zamanda, “görsel algımızı” ve “eşit görsel estetik haz” alma hakkımıza engel olurlar. Bunu etrafımızdaki manzaranın gasp edildiği görüntülerde görebiliriz.
İzler, bir sanatçının yaşamında maruz kalığı siyasal, toplumsal ve kültürel baskılar bağlamında, dilde kentte, tarih/zamanda ve bellekte kalan izleri görünür kılmaya çalışıyor. Kültürel hegemonyanın ağır yükü altında kültürel peyzajın yaşamdaki önemi bu şekilde ortaya çıkabilir.  Sergide yer alan çalışmalar “iz” kavramı üzerinden yeni bakış açıları önermektedir. Dijital imajların hızlı akışı altında, çalışmalar, “sanatın gücünü” anımsatıyorlar. O halde serginin temel sorusunu söyleyebiliriz: Kültürel hegemonyayı nasıl ifşa etmek ve sorunsallaştırmak mümkün olabilir ve bu nasıl görünür kılınabilir?  

traces
Some rhetorics call us to the idealistic images of the past or future and they try to shape the whole society with these. This teleological rhetoric that is prospective or retrospective creates a kind of cultural hegemony by using hatred. Ruling parties do not just use the legal sanctions and deterrence policies, but also, they entrench upon our “visual perception” and “equal right for aesthetic pleasure”. We see it in the images that landscape has been extorted.        
“Traces” are trying to be visible the traces on the language, city, history/time and memory within the context of political, social and cultural pressures that an artist has been exposed to. In this case, the importance of cultural landscape in life can show up under the heavy burden of cultural hegemony. The works in the exhibition offer new perspectives from the term “trace”. They remind the power of art under the rapid flow of digital images. Then, we can tell the main question of the exhibition: How can be possible to reveal the cultural hegemony and problematise it and how can this make visible?      

SANATÇILAR        
Ezgi Yakın
Fırat Bingöl
Krassimir Terziev
Mustafa Avcı
Yiğit Abik