by fıratbingöl
5 Aralık 2009 Cumartesi
9 Kasım 2009 Pazartesi
Amsterdam Biennale 2009
The Amsterdam Biennale 2009 presents the underground art scene from all over the world. More than thirty international curators from the Mediamatic network provide their view of contemporary art in their city.
The Biennale is an exhibition in progress. At the opening, the 16th of October at 20.00 hrs, the pavillions of Kabul, Naples, Amsterdam, Melbourne, Belgrade, Tallinn and Brooklyn were opened. Till 13th of December every week new city pavilions will be built. So during that period, there will be an opening every week.
Open: Mon – Fri 13:00 to 19:00 hrs. and Sat + Sun 13:00 to 18:00 hrs.
The Biennale is an exhibition in progress. At the opening, the 16th of October at 20.00 hrs, the pavillions of Kabul, Naples, Amsterdam, Melbourne, Belgrade, Tallinn and Brooklyn were opened. Till 13th of December every week new city pavilions will be built. So during that period, there will be an opening every week.
Open: Mon – Fri 13:00 to 19:00 hrs. and Sat + Sun 13:00 to 18:00 hrs.
Coming up...
Sat Nov 14th: Porto Alegre Casablanca Brooklyn Kobe IstanbulThu Nov 19th: Boston / The Pop QuizSat Nov 21st: Rome Copenhagen Milan TehranSat Nov 28th: Warzone Presentations TokyoSat Dec 5th: Stuttgart Bogota St Petersburg Bamako Toronto SeoulSat Dec 12th: Nicosia Leeds Tehran Closing Party / Official Amsterdam Biennale Finissage
Istanbul Pavilion Istanbul Pavilion is composed of art works that evaluate the geographical identity structure in Turkey and the classifications of cultural diversity caused by political pressure.
Artist :
Fırat Bingöl
Mehmet Ögüt
Suat Öğüt
Opening : 14 Nov. 2009, 8pm
Duintjer CS, Vijzelstraat 72,1017 HL Amsterdam,
The Netherlands
Curator:Suat Ögüt
http://www.mediamatic.net/page/97484
http://www.mediamatic.net/page/124558/en
Artist :
Fırat Bingöl
Mehmet Ögüt
Suat Öğüt
Opening : 14 Nov. 2009, 8pm
Duintjer CS, Vijzelstraat 72,1017 HL Amsterdam,
The Netherlands
Curator:Suat Ögüt
http://www.mediamatic.net/page/97484
http://www.mediamatic.net/page/124558/en
14 Ekim 2009 Çarşamba
In celebration of global fair and festival 2009 Incheon, S.KoreaThe international art exchange exhibition
Istanbul, Incheon
Featuring works by artisrs from 10 cities around the world
Artist
Ali İbrahim Öcal
Ardan Özmenoğlu
Burcu Yağcıoglu
Emre Meydan
Fırat Bingöl
Fırat Neziroğlu
Fulden Aran
Gonca Sezer
Hüseyin Rüstemoğlu
Mehmet Öğüt
Murat Sezer
G. Olgu Ülkenciler
Öner Özlü
Reysi Kamhı
Seyit Mehmet Buçukoğlu
Suat Öğüt
Kang, Su-mee
Ko, Yun
Koh, Kuyung-sook
Go, Mi-wha
Go,Jae-houn
Kim, Sang-ho
Kim, Soon-a
Kim, Yeon-ok
Kim Young-ae
kim, in-deog
Kim,in-ja
Kim, Jun-mi
Kim, Jeong-jik
Kim, Hyoung-ki
Kim, Hye-seon
Park, Nan-yang
Park, Dong-jin
Park, Si-ae
Park, Yean woo
Shin, yoon-ja
Sim, Choon-sook
Uhm, Kyu-myung
Lee, Myung-sook
Lee, Moung-sin
Lee, Sam-yi
Lee, Seong-mi
Lee, Yeon-ho
Lee, Jea-soon
Lee, Jeong-gun
Lee, Ho-myung
Lim, Peyung-ye
Cho, Myung-shik
Cho, Ok-soon
Jo,Yun-su
Ho, Ok-jin
Hong, Jung-hva
Hong, Jeong-hee
Kim Gil-nam
Korea Fine Art Assocition's President at incheon Metropolitan Citiy
Park Nam Hee / Art Critic
Derya Yücel / curator
Featuring works by artisrs from 10 cities around the world
Artist
Ali İbrahim Öcal
Ardan Özmenoğlu
Burcu Yağcıoglu
Emre Meydan
Fırat Bingöl
Fırat Neziroğlu
Fulden Aran
Gonca Sezer
Hüseyin Rüstemoğlu
Mehmet Öğüt
Murat Sezer
G. Olgu Ülkenciler
Öner Özlü
Reysi Kamhı
Seyit Mehmet Buçukoğlu
Suat Öğüt
Kang, Su-mee
Ko, Yun
Koh, Kuyung-sook
Go, Mi-wha
Go,Jae-houn
Kim, Sang-ho
Kim, Soon-a
Kim, Yeon-ok
Kim Young-ae
kim, in-deog
Kim,in-ja
Kim, Jun-mi
Kim, Jeong-jik
Kim, Hyoung-ki
Kim, Hye-seon
Park, Nan-yang
Park, Dong-jin
Park, Si-ae
Park, Yean woo
Shin, yoon-ja
Sim, Choon-sook
Uhm, Kyu-myung
Lee, Myung-sook
Lee, Moung-sin
Lee, Sam-yi
Lee, Seong-mi
Lee, Yeon-ho
Lee, Jea-soon
Lee, Jeong-gun
Lee, Ho-myung
Lim, Peyung-ye
Cho, Myung-shik
Cho, Ok-soon
Jo,Yun-su
Ho, Ok-jin
Hong, Jung-hva
Hong, Jeong-hee
Kim Gil-nam
Korea Fine Art Assocition's President at incheon Metropolitan Citiy
Park Nam Hee / Art Critic
Derya Yücel / curator
29 Eylül 2009 Salı
26 Ağustos 2009 Çarşamba
40 lar
9. Munzur Kültur ve Doğa Festivali
" Birlikte Çokluk Çoklukta Birlik"
Sanatçılar/ Artists
Ahmet Doksanoğlu
Asuman Karaünal
Ayşin Şal
Beyza Erden
Çiğdem Alemdar
Deniz Aktaş
Didem Diyinci
Erdogan Zümrutoğlu
Fırat Bingöl
Gökhan Deniz
Gulageş B.
Güneş Acur
Halil İncesu
Handan Koçyiğit
Handan Kaynakgöz
Hüseyın Düzgün
Leyla Tarı
Mahmur Celayir
Memet Öğüt
Mete Cirit
Metin Çelik
Mustafa Düzgün
Necla Tarı
Özgür Kulaksız
Rabia Seyhan
Rengin Özdemir
Sabine Ot
Semra Bulut
Serhat Bayır
Seydi Murat Koç
Suat Öğüt
Şafak Eyüpoğlu
Şelal
Talat Doganay
Tanju Demirli
Ugur Kaya
Zuhal Bakan
Zuhal Adaçoglu
Zubeyde Yeşilgöz
Hüseyin Işık
Koordinatör
Metin Kemal Kahraman
14 Temmuz 2009 Salı
24 Saat Petrol Güncel Sanat Sergisi 2009
http://http//www.24saatpetrol.batmanart.net/index.php
24 SAAT PETROL
Mısır Eski Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır (1918-1970) petrolü, "Uygarlığın yaşam damarları" olarak tanımlamıştı. Ona göre; petrol olmazsa "Onun araçlarından hiçbiri çalışmaz; ne büyük üretim yapan işletmelerin, ne kara, ne deniz, ne hava araçlarının, ne savaş için gerekli olan silahların bir işlevi olabilir. Petrol olmazsa bunlar paslanmış, hareketsiz, hiçbir işe yaramayan demir yığınına dönüşür."
'Bir damla petrol bin damla kandan iyidir...' Churchil, 1936 yılında İngiliz Avam Kamarasında böyle diyordu. Dünyamızı düne göre daha güvensiz kılan, işgal ve kıyımları adeta meşrulaştıran enerji savaşlarının ardında bugün bile bu anlayış yatıyor.
Petrol, stratejik bir ürün olduğu gerçeğini daha geçen yüzyılın başlarında kanıtlamıştı ve ülkelerin neft için birbirine girdiği ilk yıllarda, neftin üzerinde hesaplar yapılan ülkeler arasında Türkiye de vardı.
Tarih 1954 ve Raman’da (Batman) ilk petrol bulundu. Petrolün bulunması ve petrol rafinerisinin kurulmasıyla Batman 1955’te ilçe 1990'da da il olur. Artık paranın cirit attığı,sanayinin geliştiği bölgenin çekim merkezi olmaması için hiçbir neden yoktu.Ama her nedense bu gelişim yerini çarpık kentleşmeye ve aşırı nüfus artışına bıraktı.
293bin nüfuslu Batman'a girdiğinizde size "Hoş geldiniz" diyen bir kule maketi ve petrolün keskin kokusu olacaktır. Batman ve petrol denildiğinde insanın aklında son derece modern ve her yönüyle zengin bir şehir görüntüsü tahayyül eder. Çünkü petrol zenginlik ve refah demektir.Lakin şehre girdiğinizde tahayyül edilen görüntüler yerini yavaş yavaş hayal kırıklıklarına terk edecektir.Gelişi güzel yamalanmış caddeler ve/veya hiç asfaltlanmamış sokaklar,şehrin üzerine ölüm bulutu gibi yayılan kirli hava,şehri kara bir yılan gibi Ava Çayé (Batman Çayı) vs.
Batman'da yaşayan insanlar şuan petrolün varlığını dahi unutmuşlar. Zaman içerisindeki değişimler ve yaşanan trajik sonuçlar burada yaşayan insanların belleğindeki petrol olgusunu unutturdu. Halbuki petrolün lüks bir yaşamın yanı sıra hızlı bir modernleşme sürecinde önayak olması bekleniyordu. Sanat ve kültür dâhil olmak üzere birçok alanda itici bir rol oynaması beklentiler arasındaydı.
"Bu petrol hangi şehirde olsaydı o şehrin Paris olması gerekirdi." Batman'daki rafineri (Ki şu an kaldırılmıştır.) ve Paris'teki Eyfel kulesi arasındaki benzerliğe ironik bir yaklaşım gösterebiliriz. Ama yaşam koşulları ve kentsel gelişim olarak ironik bir yaklaşımı asla yapamayız. Batman Paris olamadı!
Batman Tüpraş Rafinerisi verimli Batman Ovasına kurulması günümüze kadar devam eden hatalar zincirinin ilk halkalarını oluşturuyordu. Böylece verimli tarım alanları işgal ediliyor ve rafineriden çıkan insan sağlığına zararlı atıklar, Batman’ın etrafındaki dağların hava sirkülâsyonunu engellediği için şehrin üzerine kâbus gibi çöküyordu. Öte yandan sıvı atıklar halk sağlığını tehdit ediyor. Bölge halkının petrol nimetlerinden faydalanması " Bal tutan parmağını yalar" sözünden öteye geçemiyordu. TPAO,TÜPRAŞ,BOTAŞ,İPRAGAZ,PETROL OFİSİ,TPİC gibi firmalara ev sahipliği yapan Batman'lıların çok azı bu kurumlarda çalışabilmişlerdir.Personel alımları Ankara veya Trakya birimleri tarafından yapılmıştır.Bir çok sanayi ürününün hammaddesi olan petrolün çıkarıldığı ve işlendiği Batman'da yan sanayi hiç oluşturulmadı. Yöre ekonomisi hala ticaret ve tüketim üzerine kuruludur. Rafineride onlar iş kazasının yanı sıra 1980’lerde dinlendirme tanklarından birinin infilak etmesiyle kopan bir parçanın kilometrelerce ötedeki iki katlı bir evin üstüne düşerek üç kişinin feci şekilde can vermesi,2004'te daha önce sanayi sitesi, şimdilerde Gıda Toptancılar Sitesi olarak kullanılan yerde, komplekste gaz sıkışması meydana gelen patlamada üç kişi yanarak can vermiştir.
Ekonomik ömrünü çoktan tamamlamış olan rafineri, hala bir teknolojik modernleşmeye tabii tutulmadan düşük kapasite ile olsada üretime devam ediyor. İpragaz, Tüpraş, Petrol Ofisi özelleştirildi. TPAO ve buralardaki personel sayısı azaltıldı.TPAO bünyesindeki bir çok birim,bölge müdürlüğüne dönüştürülen Adıyaman'a kaldırıldı.Bölgede çıkarılan petrol Dörtyol-Yumurtalık’a pompalanmaya devam ediyor.Batman Belediyesi ihtiyacı olan asfaltı Kırıkkale rafinerisinden almak zorunda bırkalıyor.
Musul-Kerkük petrolüyle aynı damardan beslendiği iddia edilen Nusaybin-Cizre bölgesindeki petrol rezervlerinin yeterince işletilmediği halk arasında inanılan bir görüş olarak devam ediyor.
Petrol çıktığında belki vahşi, kendini kaybetmişlik narasıyla yükselen ses aslında artık savaş başlıyorunun evrim geçirmemiş haykırışıydı. Evrim tamamlandı ve savaş başladı. Petrol bölgesinde yasayan insanlar tasfiye edildi. Atalarının fosillerinden yeryüzüne nasıl petrol fışkırmışsa, kim bilir onların kanını emen toprak da gelecek nesiller için petrol halini alacaktır.
Dünyada bilinen petrol rezervlerinin yüzde 64'ünü barındıran Ortadoğu hem çok şanslı, hem de çok şanssız bir bölge. Bu dünya siyasetinde dominant bir paradoks olarak kalmaya devam etmekte. Petrol bölge için gelir demek. Ortadoğu, toprağın altındaki rantı tüketerek varlığını idame ettirme şansına sahip nadir bölgelerden birisi. Ancak, dünyanın gözü de bu bölgede. Petrol, uğruna dünya savaşlarının arenasına dönen bir bölge. Kapitalizmin/Modernizmin itici ana kaynağı petrol!
Modernite kavramı reel aklın bir sonucudur. 16. yüzyıldan itibaren Batı’nın siyasi ve iktisadi kurumları, tıp, matematik, kaldırım, şehirleri "rasyonel bir akılla" tanzim edilmiştir. Ama Ortadoğulu çocuğun dünyanın tüm coğrafyalarında verdiği bu müthiş savaşın sebebi neydi? Çünkü bu çocuk moderniteye inanmıyordu, inanmamasının sebebi, Modernite'nin diğer saklı yüzünde aranabilir. Modernite’nin Sömürgeci ve emperyalist yüzü!
Artists
Abdullah Tunç,Barış Eviz, Canan Budak, Çiğdem baran, Endam Acar, Fatih Tan,Fatma Akıncı, Gülbin Ekinci, Hakan Irmak, Fırat Bingöl, Hamit Can, Helin Anter, M.Ali Boran, Mehmet Çeper, Mehmet Ögüt, Nail Yardım, Necmettin Tarkan, Nurullah Görhan, Pınar Süer, Sabri Özdemir, Suat Ögüt, Ugur Orhan, Yeliz Şenay, Zeynep Erpolat
Directör: Yavuz Çetin
Koordinatör: Fikret Atay
Tarih: 01-05 Ekim 2009
Yer: Batman İl Kültür Müdürlüğü
24 SAAT PETROL
Mısır Eski Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır (1918-1970) petrolü, "Uygarlığın yaşam damarları" olarak tanımlamıştı. Ona göre; petrol olmazsa "Onun araçlarından hiçbiri çalışmaz; ne büyük üretim yapan işletmelerin, ne kara, ne deniz, ne hava araçlarının, ne savaş için gerekli olan silahların bir işlevi olabilir. Petrol olmazsa bunlar paslanmış, hareketsiz, hiçbir işe yaramayan demir yığınına dönüşür."
'Bir damla petrol bin damla kandan iyidir...' Churchil, 1936 yılında İngiliz Avam Kamarasında böyle diyordu. Dünyamızı düne göre daha güvensiz kılan, işgal ve kıyımları adeta meşrulaştıran enerji savaşlarının ardında bugün bile bu anlayış yatıyor.
Petrol, stratejik bir ürün olduğu gerçeğini daha geçen yüzyılın başlarında kanıtlamıştı ve ülkelerin neft için birbirine girdiği ilk yıllarda, neftin üzerinde hesaplar yapılan ülkeler arasında Türkiye de vardı.
Tarih 1954 ve Raman’da (Batman) ilk petrol bulundu. Petrolün bulunması ve petrol rafinerisinin kurulmasıyla Batman 1955’te ilçe 1990'da da il olur. Artık paranın cirit attığı,sanayinin geliştiği bölgenin çekim merkezi olmaması için hiçbir neden yoktu.Ama her nedense bu gelişim yerini çarpık kentleşmeye ve aşırı nüfus artışına bıraktı.
293bin nüfuslu Batman'a girdiğinizde size "Hoş geldiniz" diyen bir kule maketi ve petrolün keskin kokusu olacaktır. Batman ve petrol denildiğinde insanın aklında son derece modern ve her yönüyle zengin bir şehir görüntüsü tahayyül eder. Çünkü petrol zenginlik ve refah demektir.Lakin şehre girdiğinizde tahayyül edilen görüntüler yerini yavaş yavaş hayal kırıklıklarına terk edecektir.Gelişi güzel yamalanmış caddeler ve/veya hiç asfaltlanmamış sokaklar,şehrin üzerine ölüm bulutu gibi yayılan kirli hava,şehri kara bir yılan gibi Ava Çayé (Batman Çayı) vs.
Batman'da yaşayan insanlar şuan petrolün varlığını dahi unutmuşlar. Zaman içerisindeki değişimler ve yaşanan trajik sonuçlar burada yaşayan insanların belleğindeki petrol olgusunu unutturdu. Halbuki petrolün lüks bir yaşamın yanı sıra hızlı bir modernleşme sürecinde önayak olması bekleniyordu. Sanat ve kültür dâhil olmak üzere birçok alanda itici bir rol oynaması beklentiler arasındaydı.
"Bu petrol hangi şehirde olsaydı o şehrin Paris olması gerekirdi." Batman'daki rafineri (Ki şu an kaldırılmıştır.) ve Paris'teki Eyfel kulesi arasındaki benzerliğe ironik bir yaklaşım gösterebiliriz. Ama yaşam koşulları ve kentsel gelişim olarak ironik bir yaklaşımı asla yapamayız. Batman Paris olamadı!
Batman Tüpraş Rafinerisi verimli Batman Ovasına kurulması günümüze kadar devam eden hatalar zincirinin ilk halkalarını oluşturuyordu. Böylece verimli tarım alanları işgal ediliyor ve rafineriden çıkan insan sağlığına zararlı atıklar, Batman’ın etrafındaki dağların hava sirkülâsyonunu engellediği için şehrin üzerine kâbus gibi çöküyordu. Öte yandan sıvı atıklar halk sağlığını tehdit ediyor. Bölge halkının petrol nimetlerinden faydalanması " Bal tutan parmağını yalar" sözünden öteye geçemiyordu. TPAO,TÜPRAŞ,BOTAŞ,İPRAGAZ,PETROL OFİSİ,TPİC gibi firmalara ev sahipliği yapan Batman'lıların çok azı bu kurumlarda çalışabilmişlerdir.Personel alımları Ankara veya Trakya birimleri tarafından yapılmıştır.Bir çok sanayi ürününün hammaddesi olan petrolün çıkarıldığı ve işlendiği Batman'da yan sanayi hiç oluşturulmadı. Yöre ekonomisi hala ticaret ve tüketim üzerine kuruludur. Rafineride onlar iş kazasının yanı sıra 1980’lerde dinlendirme tanklarından birinin infilak etmesiyle kopan bir parçanın kilometrelerce ötedeki iki katlı bir evin üstüne düşerek üç kişinin feci şekilde can vermesi,2004'te daha önce sanayi sitesi, şimdilerde Gıda Toptancılar Sitesi olarak kullanılan yerde, komplekste gaz sıkışması meydana gelen patlamada üç kişi yanarak can vermiştir.
Ekonomik ömrünü çoktan tamamlamış olan rafineri, hala bir teknolojik modernleşmeye tabii tutulmadan düşük kapasite ile olsada üretime devam ediyor. İpragaz, Tüpraş, Petrol Ofisi özelleştirildi. TPAO ve buralardaki personel sayısı azaltıldı.TPAO bünyesindeki bir çok birim,bölge müdürlüğüne dönüştürülen Adıyaman'a kaldırıldı.Bölgede çıkarılan petrol Dörtyol-Yumurtalık’a pompalanmaya devam ediyor.Batman Belediyesi ihtiyacı olan asfaltı Kırıkkale rafinerisinden almak zorunda bırkalıyor.
Musul-Kerkük petrolüyle aynı damardan beslendiği iddia edilen Nusaybin-Cizre bölgesindeki petrol rezervlerinin yeterince işletilmediği halk arasında inanılan bir görüş olarak devam ediyor.
Petrol çıktığında belki vahşi, kendini kaybetmişlik narasıyla yükselen ses aslında artık savaş başlıyorunun evrim geçirmemiş haykırışıydı. Evrim tamamlandı ve savaş başladı. Petrol bölgesinde yasayan insanlar tasfiye edildi. Atalarının fosillerinden yeryüzüne nasıl petrol fışkırmışsa, kim bilir onların kanını emen toprak da gelecek nesiller için petrol halini alacaktır.
Dünyada bilinen petrol rezervlerinin yüzde 64'ünü barındıran Ortadoğu hem çok şanslı, hem de çok şanssız bir bölge. Bu dünya siyasetinde dominant bir paradoks olarak kalmaya devam etmekte. Petrol bölge için gelir demek. Ortadoğu, toprağın altındaki rantı tüketerek varlığını idame ettirme şansına sahip nadir bölgelerden birisi. Ancak, dünyanın gözü de bu bölgede. Petrol, uğruna dünya savaşlarının arenasına dönen bir bölge. Kapitalizmin/Modernizmin itici ana kaynağı petrol!
Modernite kavramı reel aklın bir sonucudur. 16. yüzyıldan itibaren Batı’nın siyasi ve iktisadi kurumları, tıp, matematik, kaldırım, şehirleri "rasyonel bir akılla" tanzim edilmiştir. Ama Ortadoğulu çocuğun dünyanın tüm coğrafyalarında verdiği bu müthiş savaşın sebebi neydi? Çünkü bu çocuk moderniteye inanmıyordu, inanmamasının sebebi, Modernite'nin diğer saklı yüzünde aranabilir. Modernite’nin Sömürgeci ve emperyalist yüzü!
Artists
Abdullah Tunç,Barış Eviz, Canan Budak, Çiğdem baran, Endam Acar, Fatih Tan,Fatma Akıncı, Gülbin Ekinci, Hakan Irmak, Fırat Bingöl, Hamit Can, Helin Anter, M.Ali Boran, Mehmet Çeper, Mehmet Ögüt, Nail Yardım, Necmettin Tarkan, Nurullah Görhan, Pınar Süer, Sabri Özdemir, Suat Ögüt, Ugur Orhan, Yeliz Şenay, Zeynep Erpolat
Directör: Yavuz Çetin
Koordinatör: Fikret Atay
Tarih: 01-05 Ekim 2009
Yer: Batman İl Kültür Müdürlüğü
5 Temmuz 2009 Pazar
İKLİMLER
26 Haziran 2009 Cuma
28. Günümüz Sanatçıları İstanbul Sergisi/ THE 28th Contemporary Artısts Istanbul Exhıtıon
haber: http://kanalkultur.com/de/content/view/1052/45/
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=25.06.2009&ArticleID=942096
http://www.taraf.com.tr/haber/sanatta-ozgurluge-acilan-pencere.htm
Günümüz sanatı, genç kuşakta yüksek gerilimli bir varoluş durumunu beslerken, bizi yeni bir düşünme tarzının gerekli olduğunu fark etmeye zorluyor. Sanat, tekdüze olmayan, toplumsal olayları tekrar tekrar ele alan, değerlendiren, düzeltme olasılığına açık bir düşünme tarzını besliyor. Katılımcılık ve geçişlilik, günümüz sanatının özelliği ise günümüz sanatçıları da algısal, deneysel, eleştirel ve katılımcı modeller önermeye girişiyor.Sanatsal eylemler/pratikler, kültürel ve toplumsal değişimlere ön ayak olmada rol üstlenebilir. Toplumla iletişimin en güçlü araçlarından olan sergiler, genç sanatçıların üretimlerini ortaya koymada ve bireysel dillerini oluşturmada daha cesur adımlar atmalarına neden olur. 28 yıldır sanatçıların cesur adımlarını destekleyen ‘Günümüz Sanatçıları Sergileri’, Türkiye’de ‘Sanat’ın geçirdiği evrime temsil olanağı veren sergiler dizisi olarak önemli misyon üstleniyor.28. Günümüz Sanatçıları Sergisi’nde, Türkiye’nin farklı şehirlerinden katılan 20 sanatçının, kendi dünyasını ve toplumsal olanı merkeze alarak, kültürel kimlik, toplumsal bellek, kişisel mitoloji, kurmaca kimlik gibi, kimi zaman politik yönelimleri de içine alan, farklı mecraları kuşatan işleri izlenebiliyor. Sergi, görsel sanat pratikleri üzerine geniş ve güncel bir spektrum sunuyor.Sergi küratörleri, “28. İstanbul Günümüz Sanatçıları Sergisi 20 sanatçının 30’dan fazla işini dinamik bir görsel karşılaşmada bir araya getirmektedir; bazen verimli bir biraradalık bazen de keskin bir zıtlık olarak. Seçimle birlikte ortaya konulan ve eser sahiplerinin neredeyse yarısını muğlak bir biçimde bağlayan en çok rağbet gören motiflerden biri hareketli görüntülerle tasvir edilen, bir sembol olarak kullanılan, vücudun duruşunun başkalaştırıldığı, gülünç ya da donuk, daimi bir motif olan portre/otoportredir” yorumunu yapıyorlar.
Sanatçılar /Artısts: Fulden Aran, Tuncay Murat Atal, Fırat Bingöl, Güven Bozkurt, Seyit Mehmet Buçukoğlu, Reysi Kahmi, Emre Meydan, Fırat Neziroğlu, Bahar Oganer, Ali İbrahim Öcal, Mehmet Öğüt, Yağız Özgen, Öner Özlü, Ardan Özmenoğlu, Hüseyin Rüstemoğlu, Murat Sezer, Songül Sönmez, Yaşam Şaşmazer, İrem Tok, Burcu Yağcıoğlu.
Küratörler /kurators: Simona Vidmar, Derya Yücel
http://www.akbanksanat.com/.../28-gunumuz-sanatcilari-istanbul-sergisi%20-
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalHaberDetay&Date=25.06.2009&ArticleID=942096
http://www.taraf.com.tr/haber/sanatta-ozgurluge-acilan-pencere.htm
Günümüz sanatı, genç kuşakta yüksek gerilimli bir varoluş durumunu beslerken, bizi yeni bir düşünme tarzının gerekli olduğunu fark etmeye zorluyor. Sanat, tekdüze olmayan, toplumsal olayları tekrar tekrar ele alan, değerlendiren, düzeltme olasılığına açık bir düşünme tarzını besliyor. Katılımcılık ve geçişlilik, günümüz sanatının özelliği ise günümüz sanatçıları da algısal, deneysel, eleştirel ve katılımcı modeller önermeye girişiyor.Sanatsal eylemler/pratikler, kültürel ve toplumsal değişimlere ön ayak olmada rol üstlenebilir. Toplumla iletişimin en güçlü araçlarından olan sergiler, genç sanatçıların üretimlerini ortaya koymada ve bireysel dillerini oluşturmada daha cesur adımlar atmalarına neden olur. 28 yıldır sanatçıların cesur adımlarını destekleyen ‘Günümüz Sanatçıları Sergileri’, Türkiye’de ‘Sanat’ın geçirdiği evrime temsil olanağı veren sergiler dizisi olarak önemli misyon üstleniyor.28. Günümüz Sanatçıları Sergisi’nde, Türkiye’nin farklı şehirlerinden katılan 20 sanatçının, kendi dünyasını ve toplumsal olanı merkeze alarak, kültürel kimlik, toplumsal bellek, kişisel mitoloji, kurmaca kimlik gibi, kimi zaman politik yönelimleri de içine alan, farklı mecraları kuşatan işleri izlenebiliyor. Sergi, görsel sanat pratikleri üzerine geniş ve güncel bir spektrum sunuyor.Sergi küratörleri, “28. İstanbul Günümüz Sanatçıları Sergisi 20 sanatçının 30’dan fazla işini dinamik bir görsel karşılaşmada bir araya getirmektedir; bazen verimli bir biraradalık bazen de keskin bir zıtlık olarak. Seçimle birlikte ortaya konulan ve eser sahiplerinin neredeyse yarısını muğlak bir biçimde bağlayan en çok rağbet gören motiflerden biri hareketli görüntülerle tasvir edilen, bir sembol olarak kullanılan, vücudun duruşunun başkalaştırıldığı, gülünç ya da donuk, daimi bir motif olan portre/otoportredir” yorumunu yapıyorlar.
Sanatçılar /Artısts: Fulden Aran, Tuncay Murat Atal, Fırat Bingöl, Güven Bozkurt, Seyit Mehmet Buçukoğlu, Reysi Kahmi, Emre Meydan, Fırat Neziroğlu, Bahar Oganer, Ali İbrahim Öcal, Mehmet Öğüt, Yağız Özgen, Öner Özlü, Ardan Özmenoğlu, Hüseyin Rüstemoğlu, Murat Sezer, Songül Sönmez, Yaşam Şaşmazer, İrem Tok, Burcu Yağcıoğlu.
Küratörler /kurators: Simona Vidmar, Derya Yücel
http://www.akbanksanat.com/.../28-gunumuz-sanatcilari-istanbul-sergisi%20-
KÜLTÜR HAREKETİ
Kültür Hareketi projesinin üçüncü durağı Diyarbakır
Uluslararası İstanbul Bienali, Avrupa Komisyonu Türkiye Delegasyonu'nun desteğiyle Anadolu'nun farklı şehirlerinde gerçekleştirdiği "Kültür Hareketi" başlıklı bir projeye imza atıyor. Proje kapsamında Anadolu'nun çeşitli şehirlerinde sanatçı, sanat eleştirmeni ve küratörlerin katıldığı söyleşiler, paneller ve video gösterimleri gibi etkinlikler düzenleniyor.
Uluslararası İstanbul Bienali ve Diyarbakır Sanat Merkezi işbirliğiyle 25 Nisan - 1 Mayıs 2008 tarihleri arasında Diyarbakır'da gerçekleşecek "Kültür Hareketi" etkinliklerine katılım ücretsiz.
Panel
Geçmişten Günümüze Video Sanatı : Neden ve Nasıl25 Nisan 2008 Cuma, 18.00Diyarbakır Sanat MerkeziDiyarbakır'daki "Kültür Hareketi" etkinlikleri kapsamındaki panele Orton Akıncı, Şener Özmen ve Özhan Önder katılacak.
"Gecegezenler" Video Gösterimleri
27, 29 Nisan 1 Mayıs 2008 17.00Gecegezenler I.Programı
26, 30 Nisan 2008, 17.00Gecegezenler II.Programı
Programlar yaklaşık 3 saattir.
KÜRATÖRLER
Övül Durmuşoğlu
Marcus Graf
Borga Kantürk
Pelin Uran
Adnan Yıldız
SANATÇILAR
Ozan Adam
Aggtelek
Hakan Akçura
Manu Alakarhu
Iida Nikitin
Ahmet Albayrak
Beatriz Albuquerque
Arturo Hernedez
AlcazarNazgol Ansarinia
Katerina Apostolidou
Alessandra Arno
Jenny Baines
Tufan Baltalar
Marko Batista
Bengisu Bayrak
Fırat Bingöl
Luca Bolognesi
Nisrine Boukhari
Ingrid Buchwald
Eitan Buganim
Randall Chambers
Lia Chavez
Annabelle Craven – Jones
Carla Cruz
Catherine Czacki
Levent Çetin
Tuğçe Çubukçuoğlu
Gözde Eryaşar
D Media
Tésy Daniel
Didem Diblen
Morten Dysgaard
Işıl Eğrikavuk
Agathe Fleury
Richard Garami
Patricija Gilyte
Simon Goldin
Jakob Senneby
Luca Göböhyör
Felice Hapetzeder
Christian Hilleso
Hoegen Stikker
Gun Holmström
Nicu Ilfoveanu
İdil İlkin
Jun’ichiro Ishii
Kai Kaljo
Jung Heung-Sup Karahaber
Jason Karaindros
Hadas Kedar
Heidi Kilpelainen
Chelsea Tonelli Knight
Naoto Kobayashi
Mai Yamashita
Panos Kouros
Mischa Kuball
Karri Kuoppala
Alicja Kwade
Ane Lan
Nina Lassila
Georgi Lazarov
Vesselina Sarieva
Katarina Lundgren
Alberto Magrin
Luca Christian Mander
Lynne Marsh
Megan & Murray McMillan
Lisette Merenciana
Naem Mohaiemen
Stephanie Morissette
H. Nur Muşkara
Janne Nabb
Ahmed Nagy
Primoz Novak
Nika Oblak
Erik Olofsen
Eva Olsson
Suat Öğüt
Uygar Özel
Pang Sze Lin
Nikos Papadimitriou
Lea Petrou
Yener Pınarbaş
Nathan Preston
Miguel Rael
Eugenia Raskopoulos
Johanna M. Reich
Camila Rocha
Gerald Rossbacher
Gerald Rossbacher
Michael Weingartner
Reiber Rudolf
Etta Safve
Avelino Sala
Larissa Sansour
Theresa Schubot
Romain Sein
Dheedene Stefaan
Samuel Stevens
Kamen Stoyanov
Aslı Sungu
Meir Tati
Arzu Özkal Telhan
İrem Tok
Eren Topçu
Agnese Trocchi
Babis Venetopoulos
Christoffer West
Marco Villani,Kai- Oi Jay Yung
Takis Zerdevas
Gordana Zikic
ANKARA
GAZİANTEP
DİYARBAKIR
MERSİN VE ANTAKYA
1960larda ve 1970lerde Çin'deki Kültür Devrimi sırasında 'alt sınıf' elit hakkındaki eleştirilerini 'Dazibao'lar (büyük harflerin kullanıldığı gazete/afiş) şeklinde dile getirmeye teşvik ediliyordu. Köşe başları halkın tartışma yerleri haline geldi. Totaliter propagandaya rağmen bu yaklaşım radikal bir demokrasi biçimine örnekti, hatta kentsel gerilla-benzeri bir ayaklanma özelliği üstlendiği bile söylenebilir. 'Dazibao'nun Çin'de Kültür Devrimi'nden sonra, tam da totaliter yönetime meydan okumaya katkıda bulunduğundan, yasaklanmış olması şaşırtıcı değil; 'Dazibao', toplumun 'alt'ından reform ve açıklık talep eden ses haline gelmişti. Pekin'in Xidan bölgesindeki ünlü "Demokrasi Duvarı" aralarında en çarpıcı örnekti.
Yeni teknoloji ve küresel iletişimin hakim olduğu çağımızda en demokratik ifade biçimi nedir? Bu ifade biçimi bugünün kentsel alanında nasıl ortaya konabilir? Bir "Video Dazibao" projesi buna açık bir cevap oluşturabilir. 10. Uluslararası İstanbul Bienali için beş Türkiyeli küratör, yapılan halka açık çağrıya gelen başvurular arasından 150'den fazla kısa video çalışması seçmek üzere davet edildi. "Gecegezenler" başlığı altında, program geceleri şehrin farklı yerlerinde, merkezden çepere, halka açık yerlerde gösterilecek. Hollandalı sanatçı çift Bik Van der Pol araştırmaları sonucunda 25 nokta belirlediler ve mobil projeksiyon cihazını tasarladılar.
İstanbul Bienali'nin tarihinde ilk defa, 'yüksek kültür'e erişimi olmayan bölgelerde yaşayan binlerce kişinin çağdaş sanatla doğrudan temasa geçmesini sağlayacak gerçek açık bir katılım olanaklı kılındı. Veya, çağdaş sanat gerçek kamusal bakışın sınırına taşındı.
KÜRATÖRLER
Övül Durmuşoğlu
Marcus Graf
Borga Kantürk
Pelin Uran
Adnan Yıldız
SANATÇILAR
Ozan Adam, Aggtelek, Hakan Akçura, Manu Alakarhu, Iida Nikitin
Ahmet Albayrak, Beatriz Albuquerque, Arturo Hernedez Alcazar
Nazgol Ansarinia, Katerina Apostolidou, Alessandra Arno, Jenny Baines
Tufan Baltalar, Marko Batista, Bengisu Bayrak, Fırat Bingöl,Luca Bolognesi
Nisrine Boukhari, Ingrid Buchwald, Eitan Buganim, Randall Chambers
Lia Chavez, Annabelle Craven – Jones, Carla Cruz, Catherine Czacki
Levent Çetin, Tuğçe Çubukçuoğlu, Gözde Eryaşar, D Media, Tésy Daniel
Didem Diblen, Morten Dysgaard, Işıl Eğrikavuk, Agathe Fleury
Richard Garami, Patricija Gilyte, Simon Goldin, Jakob Senneby
Luca Göböhyör, Felice Hapetzeder, Christian Hilleso, Hoegen Stikker
Gun Holmström, Nicu Ilfoveanu, İdil İlkin, Jun’ichiro Ishii, Kai Kaljo
Jung Heung-Sup, Karahaber, Jason Karaindros, Hadas Kedar
Heidi Kilpelainen, Chelsea Tonelli Knight, Naoto Kobayashi, Mai Yamashita
Panos Kouros, Mischa Kuball, Karri Kuoppala, Alicja Kwade, Ane Lan
Nina Lassila, Georgi Lazarov, Vesselina Sarieva, Katarina Lundgren
Alberto Magrin, Luca Christian Mander , Lynne Marsh,
Megan Murray McMillan, Lisette Merenciana, Naem Mohaiemen
Stephanie Morissette, H. Nur Muşkara, Janne Nabb, Ahmed Nagy
Primoz Novak, Nika Oblak, Erik Olofsen, Eva Olsson, Suat Öğüt
Uygar Özel, Pang Sze Lin, Nikos Papadimitriou, Lea Petrou
Yener Pınarbaş, Nathan Preston, Miguel Rael, Eugenia Raskopoulos
Johanna M. Reich, Camila Rocha, Gerald Rossbacher
Gerald Rossbacher, Michael Weingartner, Reiber Rudolf, Etta Safve
Avelino Sala, Larissa Sansour, Theresa Schubot, Romain Sein
Dheedene Stefaan, Samuel Stevens, Kamen Stoyanov, Aslı Sungu
Meir Tati, Arzu Özkal Telhan, İrem Tok, Eren Topçu, Agnese Trocchi
Babis Venetopoulos, Christoffer West, Marco Villani,
Kai- Oi Jay Yung, Takis Zerdevas, Gordana Zikic
2 – 23 Nisan tarihleri arasında elliden fazla sanatçı Kapadokya'nın eşsiz Uçhisar beldesinde hayat ve iş deneyimlerini paylaşmak üzere bir araya geldi. Farklı ülkelerden gelen ressamlar, heykeltraşlar, bir müzisyen ve bir sinemacı üç evde, kayaya oyulmuş ortak bir atölyede ve « Le mouton rouge » restoranında ağırlandı. Herkesin farklı dilde konuşmasından kaynaklanan zorlukları ve hava durumunun kaprisleri aşmayı başaran sanatçılar iki ayrı sergide (21 – 23 Nisan Uçhisar; 30 Nisan – 2 Mayıs İstanbul Fransız Kültür Merkezi) sergilenmek üzere hep birlikte yaklaşık yüz eser ortaya çıkardı.Bu sergilerde gerçekleşecek satışlardan elde edilen gelirler çalışmanın finanse edilmesinde ve bir sonraki sanatçı buluşmalarında kullanılacaktır.15 senedir dünyanın her köşesinden sanatçıları Fransa'nın güneyinde buluşturan « Saint Henri Vakfı » da çalışmalara dört Fransız ve bir Alman sanatçıyla katıldı. Vakıf, Uçhisar'da bulunan sanatçıları yaz aylarında Fransa'da düzenlenecek atölyelerde aynı şartlarda ağırlayacak. Sanatçılara, bu projeye inanan ve gerçekleşmesini sağlayan dostlarımıza, sunduğu büyük destek için Uçhisar Belediyesi'ne, şasi ve tuvaller için yardımını esirgemeyen Tualsan'a ve sponsorlarımız Pébéo ile Renault'ya teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Proje koordinatörleri : Florent Moginot, Hervé Nataf, Yasemin Uzun ve Yaşar Turhan
SANATÇILAR : Aşkın Adan,Banu Birecikligil,Boris Hug,Burcu Arısoy,Cem Madra,Cemile Gülay Göksel,Christophe Pons,Deniz Güvensoy,Duygu Süzen,Endam Acar,Erdal Tüt,Eric Gossec,Ertuğ Atlı,Ferah Tuna,Fırat Bingöl,Gökhan Deniz,Gülçin Aksoy,Gülyasa Aslıhan,Güneş Acar,Handan Kaynakgöz,İlhan Sayın,İlknur Şanal,İnsel İnal,Işık Aslıhan,Jean Pierre Laurençon,Jean Pierre Lefébvre,Kemal Kara,Magda Tranchini,Mattı Sirvio,Mustafa Kaçmaz,Nadir Baylan,Nathalie Benoist,Özerk Ergenç,Özgür Kulaksız,Özlem Tarzan,Osman Özüdoğru,Ralph Schueller,Ramazan Ekici,Raziye Kubat,Seda Canli,Şengül Acil,Setenay Özbek,Tunca Subaşı,Yılmaz Topçu,Zübeyde Yeşilgöz
Newroz
"newroz - yeni gün - nevruz" [21.03.2005 - 04.10.2005] we are celebrating newroz - yenigün - nevruz with an art exhibition.Anadolu Kültür, Diyarbakır Art Center (DSM) and Gallery Apel from Istanbul are opening an exhibition, 'newroz - yeni gün - nevruz'' on March 20, 2005 in Diyarbakır. The sponsors of the exhibition which will be hosted by the Diyarbakir Municipality Guesthouse and DSM include the Municipality of Diyarbakır and the Heinrich Böll Foundation.The exhibition is curated by Nuran Terzioğlu from Gallery Apel, Istanbul. The video works can be viewed at the DSM space while the installations will be at the Diyarbakır Municipality Guesthouse.'newroz - yenigün - nevruz'' which is the first day of both spring and the new year for many Central Asian and Middle Eastern cultures is also the vernal equinox... The day when the cold winter ends; warm days begin; nature awakens, March 21.'newroz - yenigün - nevruz'' the day of peace...The artistic concept of the 'newroz - yenigün - nevruz'' exhibition is the new day. 35 artists from Istanbul and Diyarbakır will come together to celebrate spring, nature, productivity and peace.'newroz - yenigün - nevruz'' will include new works which the artists created specifically for this show and will both contribute to the evolving and growing art scene in Diyarbakır and reflect the city's changing countenance.'newroz - new day - nevruz'' will be at the Diyarbakır Municipality Guesthouse and DSM until April 10.Participating
Artists:
Artists:
Endam Acar
Ali Aksakal
Yüksel Aldemir
Aslımay Altay
Aydan Baktır
Fırat Bingöl
Esra Carus
Ulaş Çibuk
Sakine Çil
Zeynel Doğan
Fırat Erdoğan
Sümbül Eren
Bahattin Eren
Selma Gürbüz
Güler Güngör
Şirin İskit
Yücel Kale
Aziz Kanat
Gülsün Karamustafa
Kurucu Koçanoğlu
Raziye Kubat
Dicle Meşe
Elif Meşe
Ramazan Özcan
Mustafa Özkul
Lerzan Özer
Leyle Sakpınar
Emre Senan
Maria Sezer
Barış Seyitvan
Nezir Şahin
Yıldız Şermet
Esma Paçal Turam ve Ferit Turgut
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)