2 Temmuz 2025 Çarşamba

Cinéma le Gyptis, Marseille/MERCREDI 25 JUIN | 18h 2025












MERCREDI 25 JUIN | 18h
Cinéma le Gyptis, Marseille

Retrouvez nous pour découvrir la sélection d’oeuvres vidéo choisies par 4 groupes d’habitant.e.s de Marseille, les programm’acteur.rice.s. Inspiré.e.s par la phrase devenue titre du programme : La vie ce n’est pas d’attendre que les orages passent, c’est apprendre à danser sous la pluie (Sénèque), iels seront présent.e.s pour vous accueillir et discuter avec vous de leur choix.

Un grand merci aux artistes pour votre confiance, soyez assuré.e.s que vos œuvres ont été choyées. 

Ce projet est le fruit d’une complicité avec GEM-Club Parenthèse Espoir Provence, ARI, ANEF Provence, ADPEI et le Gyptis
~~~~~~~~
WEDNESDAY JUNE, 25 | 6PM
Cinema le Gyptis, Marseille

Join us to discover the selection of works chosen by 4 groups of inhabitants of Marseille, the programm'actors. Inspired by the sentence that became the title of the program : Life isn’t about waiting for the storm to pass but learning how to dance in the rain (Sénèque), they will be on hand to welcome you and discuss their choices.

A big thanks to the artists for your trust, be sure your works were pampered.
This project is the result of a close partnership with GEM-Club Parenthèse Espoir Provence, ARI, ANEF Provence, ADPEI and the Gyptis

Avec les oeuvres/with the artworks : 

Disparition (4’30 - 2021) / Anthony Rousseau (France)
Atomic Ghost (4’15 - 2021) / Cendrine Robelin (France)
Sticks and stones won’t ever break our bones (5’16 - 2023) / Grzegorz Stefanski (Pologne)
Vitiligo (6’ - 2019) / Soraya Milla (France)
Stuck ? (2’50 - 2021) / Allison Beda (USA)
Non-existence (2’ – 2022) / Firat Bingöl (Turquie)
Ba Leet (7’53 - 2024) / Lilly Ann Benson (Palestine)
Ghost Dance (4’36 - 2019) / Emilia Izquierdo (UK) #ADPEI, #GEM Parenthèse #Espoir Provence, ANEF Provence #cinemalegyptis

@les_instants_video

İzmir Sanat Fuarı

 



21 Ekim 2024 Pazartesi

8TH BIENNAL /SI:N/

Festival Les Instants Vidéo becomes a Museum of solidarity to welcome 8TH BIENNAL /SI:N/ IN PRAISE OF THE HIGH SHADOW (based on a poem by Mahmoud Darwich, written in 1982 during the siege of Beirut, a poem written after the Sabra and Shatila massacre, read in Algeria in 1983 before the Palestinian National Council.) FROM 2 PM TO 9:30 PM SCREENINGS, EXHIBITION, ENCOUNTERS In 2024, the Palestinian video and performance art biennal /si:n/ (8th edition) is forced into exile. It will be hosted by the 37th Festival Les Instants Vidéo. But it will also be travelling the world, welcomed by other museums of solidarity (in Ethiopia, Germany, Italy, Belgium, Jordan, Lebanon, Canada, USA). Inspired* by the tri-continental, anti-imperialist solidarity movements of the 1960s and 80s, at the crossroads of militant, artistic and museological practices that created a very particular form of museum of solidarity, without walls, and more often than not, museums in exile (in support of the people of Chile, Nicaragua, South Africa and of course Palestine), the A.M. Qattan Foundation and Les Instants vidéo launched a call for solidarity to artists and international organisations.




Artist 
Salim Abu Jabal, Toni Mestrovic, Sarah Violaine, François Lejault, Brigitte Valobra, Silvia De Gennaro, Essa Grayed, Pascal Li évre, Malu Béa, Eleni Gioti, Fırat Bingöl, Emilia Sol, Joana Villaver, Przemyslaw Sanecki, Razan Al Salah, Fran Orallo, Valérie LeBlanc, Daniel H.Dugasa, Lisa Prada, Elsa Muller, Juan Desteract, Sarah Beddington, Manal Mahamid, Alhroub, Hiba Isleem, Razan Amleh, Mohamed Harb-art, Abed Alkereem, Noor Abed, Yamani, Awar, Julani, Linda Katbeh, Nizar Marzouqa, Eslam Muheisen, Lilly Ann Benson, Dina Mimi, Siam, Bushra Barghoıthi, Abdallah Motan,




26 Mart 2024 Salı

The Mourning of Nature and Humanity

The Mourning of Nature and Humanity Fırat Bingöl, Havin-Al Sindy, Dr. Olesya Chayka/Maryna Markova, Mehmet Ali Boran, Muhammed Kaya, Rezzan Gümgüm, Rojda Tugrul, Wirya Budaghi, Vooria Aria. Wie gehen die KünstlerInnen dieser Ausstellung mit Um- weltverantwortung in ihren auf Ökologie basierenden Kunstpraktiken um? Wie können Bedenken hinsichtlich Nachhaltigkeit und ökologischer Probleme in den the- oretischen und praktischen Aspekten der Kunst adres- siert werden? Darüber hinaus werden Ansätze zur Natur und Ökologie in der zeitgenössischen Kunst diskutiert. Die Ausstellung konzentriert sich auf die Arbeit der eingeladenen KünstlerInnen, die Werke in verschiede- nen Disziplinen produzieren, die eine direkte Botschaft über Umweltprobleme vermitteln und uns einladen, über Nachhaltigkeit nachzudenken. How do the artists showcased in this exhibition integ- rate environmental responsibility into their art practices centered on ecology? How can concerns regarding sustainability and ecological issues be effectively incor- porated into both the theoretical and practical dimen- sions of art? Furthermore, the discussion will delve into contemporary art‘s approaches to nature and ecology, with a primary focus on the works of the invited artists spanning various disciplines. These artists convey direct messages concerning environmental issues or provoke contemplation on sustainability through their creative endeavors.

9 Ocak 2024 Salı

31 Ekim 2022 Pazartesi

“Akışın Tanığı”

“Akışın Tanığı” Politik, ekonomik, kültürel ve ekolojik yıkımın yarattığı parçalanmış bir dünyada, doğa ve öznenin tüketilip yeniden inşa edildiği bir çağda “Sanat”, insanın, dünya üzerindeki yerinin yerinden edilmesine karşı sözünü hafızaya alıyor. Günümüz sanatı, bir bilgi üretim ve paylaşım alanı olarak işlev görüyor. Aynı zamanda etkili bir enerji aktarıcı olan sanat, bu işlevleriyle kültürümüzü oluşturan spritüal akışın yanı sıra entelektüel akışı da ileten bir araca dönüşüyor. 1902 yılında inşa edilmiş olan Cendere Su Pompa İstasyonu’nun hem mimarisi hem de tarihsel belleği geleceğin sanatına dair bir evren oluşturabilir... Çünkü tıpkı “Su” gibi sanat da yaşamın kaynağı, canlılığın ve varoluşun temeli, iyileşmenin ve arınmanın aracıdır. İçinde barındırdıkları ve gizledikleriyle, görünür ve görünmez titreşimleriyle dalgalanan düşünce, hayal gücü, yaratıcılık formları ve bunun yansımalarıdır. Suyun sonsuz akışı, mitolojide, kültlerde, teolojide, felsefede, edebiyatta ve sanatta güçlü bir alegori olarak karşımıza çıkıyor. Günümüzde iktidarın, savaşın, göçün ve ekolojik yıkımın neden olduğu tahribatı da çağrıştıran bu kavram, doğanın dinamizmi ile birlikte kültürün kalıcı değişimini de ifade ediyor. Su, insanlığa olduğu kadar doğaya da yön veriyor. Bu nedenle suyun akışı, çağlar boyunca dünyamızdaki sürekli değişim durumunu tanımlayan bir metafor olarak ortaya çıkıyor. Günümüz sanatçıları da suya, gerçekçi, mesafeli, eleştirel, düşsel ya da şiirsel olarak imgeleri aracılığıyla yerleşiyor. Günümüzde hayatın akışına tanıklık etmek çok fazla dikkat gerektiren ve hatta dikkat dağıtıcı bir eylem olarak karşımızda duruyor. Bilgi akışı, hatıraların akışı, zamanın akışı, trafik akışı, ticaret akışı, enerji akışı ve sorumluluklarımızın akışı içinde bireyler kendilerini bu baloncuklar içinde ve sanki güçlü bir su akıntısı tarafından taşınıyormuş gibi yüzer gezerken bulabiliyor. Çoğu sanatçı, bir sanat eseri yaratma sürecinde bir fark yaratmak üzere enerji dolu bir odaklanma, kendini tam anlamıyla verme ve keyif duygusuna dalmış bir süreç içinde bir akış haline girer. Bu aynı zamanda “başka bir yerde oluş” olarak da bilinir. Acaba akışa tanıklık ederek neler keşfedebiliriz? Endişeler, kederli düşünceler ve üzgün hayal kırıklıkları olmadan zamanda akıyormuş gibi hissettiğimiz o değerli küçücük anlar nelerden oluşuyor? Yaşlı ve bilge bir çınar, manzara resimlerine odaklanan bir yapay zekâ veya Boğaz'ın minik bir deniz organizması gibi insan olmayan varlıklarla farklı bakış açıları ve çeşitli yaşam akışlarına tanıklık etmenin yollarını öğrenebilir ve unutabilir miyiz? Aynı anda hem kök salmak hem suyun akışına kapılıp köksüzlüğe yol almak mümkün müdür? Merkezsiz, akışkan ve ortak bir dünya yaratabilir miyiz? “Akışın Tanığı” başlığındaki sergi, sanatçıların fiziksel, bilişsel ya da düşsel mekanları kendilerine ait kılma girişimini, mesken olarak suya yerleşen imgeler aracılığıyla açığa çıkarmayı hedefliyor. “Akışın Tanığı” ifadesi hem güncel sanatın hem de günümüz yaşamının gözden geçirilmesinde bir referans işlevinde kullanılıyor. Serginin sanatçıları, toplumumuzu şekillendiren akıntının gücünü eleştirel bir biçimde ortaya koyuyor. Bu güçlü akıntı, pervanelerden akıp giderken aynı zamanda yaşadığımız mega şehrin sokaklarına karışıyor. “Akışın Tanığı” sergisi, birlikte var olabileceğimiz, deneyimleyebileceğimiz, öğrenebileceğimiz ve akış deneyimini hatırlayabileceğimiz bir çağrı. İstanbul'daki kentsel değişimin şiirsel, mimari, tekno-bilimsel, mitolojik, politik, ekolojik ve felsefi yönlerine odaklanan davetli sanatçılar ve araştırmacılar, yaşamı belki de daha mutlu, güçlü ve anlamlı kılmak için geçici bir özerk bölge yaratıyor. Derya Yücel, Ebru Yetişin, Marcus Graf Elçin Acun,Uğur Cinel,Yasemin Özcan,Çağrı Saray,Volkan Aslan,Pınar Öğrenci,Burçak Bingöl,İrem Tok,Gözde Mimiko Türkkan,Onur Mansız,Gülçin Aksoy,Fırat Bingöl,Elmas Deniz,Dilara Akay,Gizem Renklidağ,Silvia Bener,Genco Gülan,Alper Aydın,Ebru Döşekçi,Gülhatun Yıldırım

10 Eylül 2022 Cumartesi

Loading Contemporary İstanbul,da 17. edisyonu

Loading bu sene Contemporary İstanbul 17. edisyonunda arşivinden bir seçki ile İstanbul’daki takipçileriyle buluşmaktan memnuniyet duyar. Sanatçılar: Sedat Akdoğan, Ateş Alpar, Newroz Azizoğlu, Fırat Bingöl, Murat Bingöl, Dilan Bozyel, Fatma Çelik, Feyzi Çelikten, Şahin Çelikten, Sipan Dündar, Aşkın Ercan, Hayri Esmer, Siya Fatih Gürbüz, Özgül Kahraman, Erdoğan Kaplan, Yonca Karakaş, Leyla Keskin, Kadri Kurt, Zülküf Mavlay, Uğur Orhan, Mehmet Öğüt, Nadan Özcan, Bedran Tekin, Abdo Yalçınkaya, Mehmet Yazıgan, Tersane İstanbul Stand No:T8-17

28 Mayıs 2022 Cumartesi

“VINCENT VAN GOGH İLE ZEYTİN AĞACININ GÖLGESİNDE”



 55X70 kağıt üzerine mürekkep kalem. 2022 Fırat Bingöl


“VINCENT VAN GOGH İLE ZEYTİN AĞACININ GÖLGESİNDE”                            

 24 Mayıs - 25 Haziran   Açılış: 24 Mayıs (Salı), Saat: 17.00   Küçükçekmece Belediyesi Atakent Kültür ve Sanat Merkezi       

VINCENT VAN GOGH İLE BİRLİKTE ZEYTİN AĞAÇLARI GÖLGESİNDE;   Orhan ALKAYA Seren Ceren ASYALI Elif AYDEMİR Nazan AZERİ Fırat BİNGÖL Pınar BORA Burçin ERDİ Serhat GÖKÇAYLAR Deniz GÖKDUMAN Devabil KARA Serdal KESGİN Gülen KESOVA Hasan Hüseyin NAS Tülin ONAT Deniz PİRECİ Şevket SÖNMEZ Melihat TÜZÜN  


 “Herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım.” Homeros   Küçükçekmece Belediyesi, Uluslararası Masal Festivali kapsamında önemli bir projeye imza atıyor. Ana teması “ağaç” olarak belirlenen masal festivali kapsamında zeytin ağaçlarının yağmalanması üzerine “zeytin ağaçları” başlıklı özel bir sergi projesi hazırladı.


Hiçbir ağaç, insanlık tarihinde zeytin ağacı kadar kutsal kabul edilmemiş ve üstüne bu kadar efsane yaratılmamıştır. Mitolojilerde zeytin ağacı, zeytin ve zeytinyağına dair çok sayıda hikaye anlatılır. Bütün kutsal kitaplar zeytin ağacının bolluğu, adaleti temsil etmesini, sağlığın, refahın, bilgeliğin, aklın ve barışmanın sembolü olduğuna değinir ve insanlık için zeytinin önemini vurgular “İncire ve Zeytine ant olsun” diye başlar Kur’an’da Tin Suresi. 

Modern sanatın en büyük isimlerinden Vincent van Gogh doğayla barışık biriydi. Tarlaları, ağaçları, köylüleri sıklıkla resmetti. Ama en çok zeytin ağaçlarıydı tuvaline aktardıkları. 

“Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Adem, Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını diler. Oğlu Şit’i cennet bahçesine gitmesi için görevlendirir. Cennet bahçesinin bekçiliğini yapan melek, Şit’in duası üzerine ona üç tohum verir. Melek, bu tohumları babası Adem öldüğünde onu toprağa gömmeden ağzına yerleştirilmesi gerektiğini söyler. Adem kısa süre sonra ölünce, Hebron Vadisi’ne gömülürken ağzına bu üç tohum konulur ve gömüldüğü yerde üç ağaç yeşerir; zeytin, sedir ve servi. Bu ağaçlar Tanrı ve insan arasında barışı sağlamıştır.”
 
Van Gogh’un intihar etmeden kısa bir süre önce çalışmış olduğu 15 adet zeytin ağacı yapıtını günümüz çağdaş sanatçıları yorumladılar.


https://www.istanbultimes.com.tr/kucukcekmecevincent-van-gogh-ile-birlikte-zeytin-agaclari-golgesinde-aksmde-h52746.html 



13 Kasım 2021 Cumartesi

Istanbul Codex collection of Imago Mundi on show @ COD Tirana from today until December 31, 2021

 



DIFFERENCES, REFERENCES, CONNECTIONS: THE 10X12 CM WORKS OF OVER 3000 ARTISTS IN AN EXHIBITION THAT AIMS TO TEAR DOWN WALLS AND UNITE VISIONS ALONG THE PARALLEL 42 NORTH.

A figurative tour around the world, along the parallel 42 north: this is the journey offered by “Parallel 42 – A Circle of Humanity“, the new exhibition from the Imago Mundi Foundation that has accepted the invitation of COD, The Center for Openness and Dialogue, housed in the prestigious seat of the Council of Ministers, in Tirana, Albania (11th November – 31st December 2021).

The idea for this exhibition was rooted in the global pandemic, a terrible and unexpected moment in time that led us to discover a shared destiny and a common awareness. As the arduous return to normality is underway, simmering, ever-latent questions resurface: the age of walls that had appeared behind us is forcefully returning to the scene and we are witnessing the construction of fences and barriers, many of which, in fact, in the countries intersected by the parallel 42. The exhibition extends an invitation to tear down these walls, both real and ideological, and recognize in their place a shared direction, that common thread that moves unseen and brings us closer.

This exhibition, which will be accompanied by a calendar of meetings with curators and artists, thus traces a circular path composed of humanity: men and women who figuratively embrace, shake hands and form a chain, or rather a mosaic, just like the works of the Imago Mundi Collection, symbolic pieces in the grandiose mosaic of the Art of Humanity.


https://fondazioneimagomundi.org/en/agenda/parallel-42-a-circle-of-humanity-2/


https://imagomundicollection.org/

8 Nisan 2020 Çarşamba

İzler/ Traces










izler
Bazı retorikler bizi geçmişin ya da geleceğin idealist imgelerine çağırır ve bütün toplumu bunlarla şekillendirmeye çalışır. Bu geriye ya da ileriye dönük teleolojik retorik, nefreti kullanarak, bir tür kültürel hegemonya yaratmaktadır. İktidarlar, sadece yasal yaptırımlar ve caydırma politikalarıyla çalışmaz, aynı zamanda, “görsel algımızı” ve “eşit görsel estetik haz” alma hakkımıza engel olurlar. Bunu etrafımızdaki manzaranın gasp edildiği görüntülerde görebiliriz.
İzler, bir sanatçının yaşamında maruz kalığı siyasal, toplumsal ve kültürel baskılar bağlamında, dilde kentte, tarih/zamanda ve bellekte kalan izleri görünür kılmaya çalışıyor. Kültürel hegemonyanın ağır yükü altında kültürel peyzajın yaşamdaki önemi bu şekilde ortaya çıkabilir.  Sergide yer alan çalışmalar “iz” kavramı üzerinden yeni bakış açıları önermektedir. Dijital imajların hızlı akışı altında, çalışmalar, “sanatın gücünü” anımsatıyorlar. O halde serginin temel sorusunu söyleyebiliriz: Kültürel hegemonyayı nasıl ifşa etmek ve sorunsallaştırmak mümkün olabilir ve bu nasıl görünür kılınabilir?  

traces
Some rhetorics call us to the idealistic images of the past or future and they try to shape the whole society with these. This teleological rhetoric that is prospective or retrospective creates a kind of cultural hegemony by using hatred. Ruling parties do not just use the legal sanctions and deterrence policies, but also, they entrench upon our “visual perception” and “equal right for aesthetic pleasure”. We see it in the images that landscape has been extorted.        
“Traces” are trying to be visible the traces on the language, city, history/time and memory within the context of political, social and cultural pressures that an artist has been exposed to. In this case, the importance of cultural landscape in life can show up under the heavy burden of cultural hegemony. The works in the exhibition offer new perspectives from the term “trace”. They remind the power of art under the rapid flow of digital images. Then, we can tell the main question of the exhibition: How can be possible to reveal the cultural hegemony and problematise it and how can this make visible?      

SANATÇILAR        
Ezgi Yakın
Fırat Bingöl
Krassimir Terziev
Mustafa Avcı
Yiğit Abik





7 Ocak 2019 Pazartesi

“CEMAL SÜREYA’YI SEVMEK”








“CEMAL SÜREYA’YI SEVMEK”
ANMA SERGİSİ GALERİ MOD’DA

09 – 24 Ocak 2019
Açılış: 09 Ocak, Saat: 18.00
Galeri Mod
Cemal Süreya Sokak, No: 39 Kadıköy – İSTANBUL



Küratör: Erkan DOĞANAY

Sanatçılar: Ara GÜLER, Bahar OGANER, Cemil ERGÜN, Çağdaş ERÇELİK, Deniz GÖKDUMAN, Deniz Pireci, Devabil KARA, Devrim ERBİL, Fırat BİNGÖL,  Fırat NEZİROĞLU, Görkem DİKEL, Güneş ACUR, Halime TÜRKYILMAZ, Hülya SÖZER, Hüseyin IŞIK, Hüseyin RÜSTEMOĞLU, İpek ŞENEL, Mehmet KAVUKÇU, Nazan AZERİ, Nezihe BİLEN ATEŞ, Reşat BAŞAR, Reşat CEYLAN Selahattin YILDIRIM, Zafer ERKAN

Performans: Esma ERTEL, Murat ERTEL, Orhan ALKAYA
Kadıköy Cemal Süreya Sokak’ta yeniden Cemal Süreya’yı anmak için şairin evinin önünde toplanıyoruz.
İkinci Yeni’nin güçlü şairlerinden olan Cemal Süreya ölümünün yirmi dokuzuncu yılında, adının yaşatıldığı sokakta, Galeri Mod’da yeni bir etkinlikle anılıyor. Cemal Süreya, geçtiğimiz yıl düzenlenen “Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor” başlıklı sergiden sonra bu yıl da, “Cemal Süreya’yı Sevmek” başlıklı ve yeni bir sanatçı topluluğuyla gerçekleştirilecek sergiyle anılacak. Cemal Süreya’nın Kadıköy’de yaşamış olduğu evin bitişiğinde bulunan Galeri Mod’da, şaire ithafen yapılan çalışmalardan oluşan serginin yanı sıra, Babazula’nın kurucusu Murat Ertel ile Esma Ertel ve tiyatro santçısı Orhan Alkaya, Cemal Süreya’nın şiirlerinden oluşan bir performans gerçekleştirecekler. Ayrıca, etkinlik açılışını izleyen ilk haftasonu 12 Ocak Cumartesi günü, şair ve psikiyatrist Yusuf Alper “Psikodinamik açıdan Cemal Süreya ve Şiiri” üzerine bir söyleşi gerçekleştirecek ve aynı adlı kitabını imzalayacak.
Cemal Süreya’yı anma etkinliğine katılan sanatçılar kendi anlatım dilleri ile üretmiş oldukları çalışmalarda şairin kimliğine, kişiliğine ve sanatçılığına vurguda bulundular. Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz fotoğrafın efsane ismi Ara Güler’in çekmiş olduğu Cemal Süreya Portresi’ne, heykel, seramik, resim, video ile kavramsal işler eşlik edecek.
Yaşamı boyunca disiplinlerarası bir bilinçle edebiyat çalışmalarını üreten Cemal Süreya, kendine özgü bir şiir anlayışı geliştirmiştir ve Türk Şiiri için çok önemli bir şairdir. Yaşadığı dönemde edebiyat dergileri yayıncılığı, yayınevi danışmanlığı, ansiklopedi redaktörlüğü ve çevirmenlik yapan Cemal Süreya, çarpıcı, yoğun imgelerle, bilgi birikimini sentezleyerek başarılı çalışmalara imza atmış bir edebiyat ve sanat insanıydı. “Şiir anayasaya aykırıdır” diyerek ironik bir bakış açısıyla şiirin hiçbir mantık ve düzene uymayacağını dile getiren şair, İkinci Yeni anlayışına katılmasına rağmen geleneğe karşı olmamış, şiirlerinde geleneğin değerlerinden geniş ölçüde yararlanmıştır.




13 Nisan 2018 Cuma

4. Mardin Bienali/Sözden Öte/Bey Ond Words 4



4. Mardin Bienali Sanatçıları 

Albena Baeva / Ali Emir Tapan / Ana Mendieta / Aslı Bostancı / Aydın Teker / Bilge Alkor / CANAN / Cengiz Tekin / Ceren Oran&Burcu Yılmaz / Chaw Ei Thein / Chris Burden / Çağrı Saray / Didem Erbaş / Eda Aslan / Emre Zeytinoğlu / Fırat Bingöl / Gizem Aksu / Guy Ben-Ner / Hasan Pehlevan / Huo Rf / İhsan Oturmak / İnsel İnal / İpek Duben / Janis Rafa / John Gerrard / Julian Stallabrass / Ken Friedman / Lewis Hine / Leyla Postalcıoğlu / Iliko Zautashvili / Magali Duzant / Mahmut Celayir / Maria Papadimitrou / MERKEZKAÇ / Metin Çelik / Mustafa Avcı / Mürsel Argunağa / Nasan Tur / Özlem Altın / Parastou Forouhar / PELESİYER / Ramize Erer / Romina Meriç / Sara Kostic / Senem Gökçe Oğultekin / Serkan Taycan / Seyhun Topuz / Simon Faithfull / Taner Ceylan / Youssef Nabil


04 Mayıs - 04 Haziran 2018 tarihleri arasında gerçekleşecektir.






17 Şubat 2017 Cuma

Istanbul Codex: Exhibition in Palermo, Italy,



Imago Mundi - Luciano Benetton Collection
Mediterranean Routes
3,500 artists, 21 collections, 19 countries: an unprecedented creative portrait of a sea and its peoples

Palermo, Zisa, Zona Arti Contemporanee
18th February /10th March, 2017

Treviso, February 2017. The Mediterranean Sea, an ancient crossroads of civilizations, cultures and histories. Dedicated to the peoples of this common space, “Mediterranean Routes” is an exhibition of Imago Mundi collections from the 19 countries bordering the Mare Nostrum, on display in Palermo from 18th February to 10th March as part of the Biennale Arcipelago Mediterraneo at Cantieri Culturali Alla Zisa - Spazio Zac - Zona Arti Contemporanee.

The waters of the Mediterranean, navigated since ancient times by fishermen, merchants, soldiers and explorers, are a place of meeting and intersection, fusion and socialization, synonymous with prosperity and openness for the civilizations born on its shores, and for those nearby, who turn their gaze to the sea.

Imago Mundi has chosen to dedicate this new exhibition to the Mare Nostrum (Our Sea, as the Mediterranean was known to the Romans), whose ‘our’ aspires to be an expression of belonging on the part of all nations who share this sea, this cradle of Western civilization: from the Middle East, with Palestine and Israel, Syria and Lebanon, to the African coast, with Egypt, Libya, Tunisia, Algeria and Morocco, crossing Europe from the far west of Portugal to Greece and Turkey through Spain, France and Italy, with a focus on Campania and Sicily, and beyond, through Albania, Montenegro, Croatia and Slovenia.

The exhibition offers an unprecedented and original contemporary insight into this area with the sea at its heart: the 21 collections, almost 3,500 artworks by as many artists, collectively explore new routes across this sea which in recent decades has also become a barrier, identified with tragedy, despair and death.

The show includes the exhibition “Shame and Soul”: British photographer Giles Duley and Syrian illustrator Semaan Khawam, exiled in Lebanon, both present in their respective Imago Mundi collections, dialogue with each other through their own art. A video-documentary traces the highlights of their meeting, which took place in Beirut in January. Their story becomes a symbol of how no barriers exist between humans, when hearts beat as one. “Mediterranean Routes” thus proposes a comprehensive picture of the Mediterranean Sea, which, despite the dramatic events of our times, still wishes to be a constructive symbol of hope, opportunity, future and beauty.

Imago Mundi is the non-profit contemporary art project promoted by Luciano Benetton: artists from around the world, established and emerging, take up the challenge of the same medium, a 10x12 cm canvas; to date 20,000 artists from 120 countries, regions and peoples, have become involved in the project. The result is a mosaic of stories, passions, dreams, actions and contradictions, where each work lives by its own light but at the same time is part of a global image.



MEDITERRANEAN ROUTES
Cantieri Culturali Alla Zisa - ZAC - Zisa Zona Arti Contemporanee, Via Paolo Gili, 4
From 18th February to 10th March, 2017
Tuesday-Sunday 10am-6pm
Free admission


VIDEO-DOCUMENTARY SCREENING
Cantieri Culturali Alla Zisa _ Cinema de Seta
19th February; 6pm
Free admission










For more information:
Imago Mundi External Relations
barbara.liverotti@fabrica.it  / +39 51 0422 5372