29 Eylül 2009 Salı

26 Ağustos 2009 Çarşamba

40 lar







9. Munzur Kültur ve Doğa Festivali
" Birlikte Çokluk Çoklukta Birlik"


Sanatçılar/ Artists

Ahmet Doksanoğlu
Asuman Karaünal
Ayşin Şal
Beyza Erden
Çiğdem Alemdar
Deniz Aktaş
Didem Diyinci
Erdogan Zümrutoğlu
Fırat Bingöl
Gökhan Deniz
Gulageş B.
Güneş Acur
Halil İncesu
Handan Koçyiğit
Handan Kaynakgöz
Hüseyın Düzgün
Leyla Tarı
Mahmur Celayir
Memet Öğüt
Mete Cirit
Metin Çelik
Mustafa Düzgün
Necla Tarı
Özgür Kulaksız
Rabia Seyhan
Rengin Özdemir
Sabine Ot
Semra Bulut
Serhat Bayır
Seydi Murat Koç
Suat Öğüt
Şafak Eyüpoğlu
Şelal
Talat Doganay
Tanju Demirli
Ugur Kaya
Zuhal Bakan
Zuhal Adaçoglu
Zubeyde Yeşilgöz
Hüseyin Işık

Koordinatör
Metin Kemal Kahraman

14 Temmuz 2009 Salı

24 Saat Petrol Güncel Sanat Sergisi 2009

http://http//www.24saatpetrol.batmanart.net/index.php



24 SAAT PETROL
Mısır Eski Devlet Başkanı Cemal Abdunnasır (1918-1970) petrolü, "Uygarlığın yaşam damarları" olarak tanımlamıştı. Ona göre; petrol olmazsa "Onun araçlarından hiçbiri çalışmaz; ne büyük üretim yapan işletmelerin, ne kara, ne deniz, ne hava araçlarının, ne savaş için gerekli olan silahların bir işlevi olabilir. Petrol olmazsa bunlar paslanmış, hareketsiz, hiçbir işe yaramayan demir yığınına dönüşür."

'Bir damla petrol bin damla kandan iyidir...' Churchil, 1936 yılında İngiliz Avam Kamarasında böyle diyordu. Dünyamızı düne göre daha güvensiz kılan, işgal ve kıyımları adeta meşrulaştıran enerji savaşlarının ardında bugün bile bu anlayış yatıyor.

Petrol, stratejik bir ürün olduğu gerçeğini daha geçen yüzyılın başlarında kanıtlamıştı ve ülkelerin neft için birbirine girdiği ilk yıllarda, neftin üzerinde hesaplar yapılan ülkeler arasında Türkiye de vardı.

Tarih 1954 ve Raman’da (Batman) ilk petrol bulundu. Petrolün bulunması ve petrol rafinerisinin kurulmasıyla Batman 1955’te ilçe 1990'da da il olur. Artık paranın cirit attığı,sanayinin geliştiği bölgenin çekim merkezi olmaması için hiçbir neden yoktu.Ama her nedense bu gelişim yerini çarpık kentleşmeye ve aşırı nüfus artışına bıraktı.
293bin nüfuslu Batman'a girdiğinizde size "Hoş geldiniz" diyen bir kule maketi ve petrolün keskin kokusu olacaktır. Batman ve petrol denildiğinde insanın aklında son derece modern ve her yönüyle zengin bir şehir görüntüsü tahayyül eder. Çünkü petrol zenginlik ve refah demektir.Lakin şehre girdiğinizde tahayyül edilen görüntüler yerini yavaş yavaş hayal kırıklıklarına terk edecektir.Gelişi güzel yamalanmış caddeler ve/veya hiç asfaltlanmamış sokaklar,şehrin üzerine ölüm bulutu gibi yayılan kirli hava,şehri kara bir yılan gibi Ava Çayé (Batman Çayı) vs.
Batman'da yaşayan insanlar şuan petrolün varlığını dahi unutmuşlar. Zaman içerisindeki değişimler ve yaşanan trajik sonuçlar burada yaşayan insanların belleğindeki petrol olgusunu unutturdu. Halbuki petrolün lüks bir yaşamın yanı sıra hızlı bir modernleşme sürecinde önayak olması bekleniyordu. Sanat ve kültür dâhil olmak üzere birçok alanda itici bir rol oynaması beklentiler arasındaydı.
"Bu petrol hangi şehirde olsaydı o şehrin Paris olması gerekirdi." Batman'daki rafineri (Ki şu an kaldırılmıştır.) ve Paris'teki Eyfel kulesi arasındaki benzerliğe ironik bir yaklaşım gösterebiliriz. Ama yaşam koşulları ve kentsel gelişim olarak ironik bir yaklaşımı asla yapamayız. Batman Paris olamadı!
Batman Tüpraş Rafinerisi verimli Batman Ovasına kurulması günümüze kadar devam eden hatalar zincirinin ilk halkalarını oluşturuyordu. Böylece verimli tarım alanları işgal ediliyor ve rafineriden çıkan insan sağlığına zararlı atıklar, Batman’ın etrafındaki dağların hava sirkülâsyonunu engellediği için şehrin üzerine kâbus gibi çöküyordu. Öte yandan sıvı atıklar halk sağlığını tehdit ediyor. Bölge halkının petrol nimetlerinden faydalanması " Bal tutan parmağını yalar" sözünden öteye geçemiyordu. TPAO,TÜPRAŞ,BOTAŞ,İPRAGAZ,PETROL OFİSİ,TPİC gibi firmalara ev sahipliği yapan Batman'lıların çok azı bu kurumlarda çalışabilmişlerdir.Personel alımları Ankara veya Trakya birimleri tarafından yapılmıştır.Bir çok sanayi ürününün hammaddesi olan petrolün çıkarıldığı ve işlendiği Batman'da yan sanayi hiç oluşturulmadı. Yöre ekonomisi hala ticaret ve tüketim üzerine kuruludur. Rafineride onlar iş kazasının yanı sıra 1980’lerde dinlendirme tanklarından birinin infilak etmesiyle kopan bir parçanın kilometrelerce ötedeki iki katlı bir evin üstüne düşerek üç kişinin feci şekilde can vermesi,2004'te daha önce sanayi sitesi, şimdilerde Gıda Toptancılar Sitesi olarak kullanılan yerde, komplekste gaz sıkışması meydana gelen patlamada üç kişi yanarak can vermiştir.
Ekonomik ömrünü çoktan tamamlamış olan rafineri, hala bir teknolojik modernleşmeye tabii tutulmadan düşük kapasite ile olsada üretime devam ediyor. İpragaz, Tüpraş, Petrol Ofisi özelleştirildi. TPAO ve buralardaki personel sayısı azaltıldı.TPAO bünyesindeki bir çok birim,bölge müdürlüğüne dönüştürülen Adıyaman'a kaldırıldı.Bölgede çıkarılan petrol Dörtyol-Yumurtalık’a pompalanmaya devam ediyor.Batman Belediyesi ihtiyacı olan asfaltı Kırıkkale rafinerisinden almak zorunda bırkalıyor.
Musul-Kerkük petrolüyle aynı damardan beslendiği iddia edilen Nusaybin-Cizre bölgesindeki petrol rezervlerinin yeterince işletilmediği halk arasında inanılan bir görüş olarak devam ediyor.

Petrol çıktığında belki vahşi, kendini kaybetmişlik narasıyla yükselen ses aslında artık savaş başlıyorunun evrim geçirmemiş haykırışıydı. Evrim tamamlandı ve savaş başladı. Petrol bölgesinde yasayan insanlar tasfiye edildi. Atalarının fosillerinden yeryüzüne nasıl petrol fışkırmışsa, kim bilir onların kanını emen toprak da gelecek nesiller için petrol halini alacaktır.

Dünyada bilinen petrol rezervlerinin yüzde 64'ünü barındıran Ortadoğu hem çok şanslı, hem de çok şanssız bir bölge. Bu dünya siyasetinde dominant bir paradoks olarak kalmaya devam etmekte. Petrol bölge için gelir demek. Ortadoğu, toprağın altındaki rantı tüketerek varlığını idame ettirme şansına sahip nadir bölgelerden birisi. Ancak, dünyanın gözü de bu bölgede. Petrol, uğruna dünya savaşlarının arenasına dönen bir bölge. Kapitalizmin/Modernizmin itici ana kaynağı petrol!

Modernite kavramı reel aklın bir sonucudur. 16. yüzyıldan itibaren Batı’nın siyasi ve iktisadi kurumları, tıp, matematik, kaldırım, şehirleri "rasyonel bir akılla" tanzim edilmiştir. Ama Ortadoğulu çocuğun dünyanın tüm coğrafyalarında verdiği bu müthiş savaşın sebebi neydi? Çünkü bu çocuk moderniteye inanmıyordu, inanmamasının sebebi, Modernite'nin diğer saklı yüzünde aranabilir. Modernite’nin Sömürgeci ve emperyalist yüzü!


Artists


Abdullah Tunç,Barış Eviz, Canan Budak, Çiğdem baran, Endam Acar, Fatih Tan,Fatma Akıncı, Gülbin Ekinci, Hakan Irmak, Fırat Bingöl, Hamit Can, Helin Anter, M.Ali Boran, Mehmet Çeper, Mehmet Ögüt, Nail Yardım, Necmettin Tarkan, Nurullah Görhan, Pınar Süer, Sabri Özdemir, Suat Ögüt, Ugur Orhan, Yeliz Şenay, Zeynep Erpolat


Directör: Yavuz Çetin
Koordinatör: Fikret Atay


Tarih: 01-05 Ekim 2009
Yer: Batman İl Kültür Müdürlüğü

5 Temmuz 2009 Pazar

İKLİMLER








An online programme of Turkish artists giving out visual and aural pulsations: tactile impressions, vacuity, rites, digressions.


Artists

Ahmet Albayrak
Fırat Bingöl
Selim Birsel
Didem Diblen
Camila Rocha
Tolga Taluy
Arzu Ozkol Telhan