28 Mayıs 2022 Cumartesi

“VINCENT VAN GOGH İLE ZEYTİN AĞACININ GÖLGESİNDE”



 55X70 kağıt üzerine mürekkep kalem. 2022 Fırat Bingöl


“VINCENT VAN GOGH İLE ZEYTİN AĞACININ GÖLGESİNDE”                            

 24 Mayıs - 25 Haziran   Açılış: 24 Mayıs (Salı), Saat: 17.00   Küçükçekmece Belediyesi Atakent Kültür ve Sanat Merkezi       

VINCENT VAN GOGH İLE BİRLİKTE ZEYTİN AĞAÇLARI GÖLGESİNDE;   Orhan ALKAYA Seren Ceren ASYALI Elif AYDEMİR Nazan AZERİ Fırat BİNGÖL Pınar BORA Burçin ERDİ Serhat GÖKÇAYLAR Deniz GÖKDUMAN Devabil KARA Serdal KESGİN Gülen KESOVA Hasan Hüseyin NAS Tülin ONAT Deniz PİRECİ Şevket SÖNMEZ Melihat TÜZÜN  


 “Herkese aidim ve kimseye ait değilim, siz gelmeden öncede buradaydım, siz gittikten sonrada burada olacağım.” Homeros   Küçükçekmece Belediyesi, Uluslararası Masal Festivali kapsamında önemli bir projeye imza atıyor. Ana teması “ağaç” olarak belirlenen masal festivali kapsamında zeytin ağaçlarının yağmalanması üzerine “zeytin ağaçları” başlıklı özel bir sergi projesi hazırladı.


Hiçbir ağaç, insanlık tarihinde zeytin ağacı kadar kutsal kabul edilmemiş ve üstüne bu kadar efsane yaratılmamıştır. Mitolojilerde zeytin ağacı, zeytin ve zeytinyağına dair çok sayıda hikaye anlatılır. Bütün kutsal kitaplar zeytin ağacının bolluğu, adaleti temsil etmesini, sağlığın, refahın, bilgeliğin, aklın ve barışmanın sembolü olduğuna değinir ve insanlık için zeytinin önemini vurgular “İncire ve Zeytine ant olsun” diye başlar Kur’an’da Tin Suresi. 

Modern sanatın en büyük isimlerinden Vincent van Gogh doğayla barışık biriydi. Tarlaları, ağaçları, köylüleri sıklıkla resmetti. Ama en çok zeytin ağaçlarıydı tuvaline aktardıkları. 

“Efsaneye göre Havva ile birlikte yasak meyveyi yiyerek cennetten kovulan Adem, Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını diler. Oğlu Şit’i cennet bahçesine gitmesi için görevlendirir. Cennet bahçesinin bekçiliğini yapan melek, Şit’in duası üzerine ona üç tohum verir. Melek, bu tohumları babası Adem öldüğünde onu toprağa gömmeden ağzına yerleştirilmesi gerektiğini söyler. Adem kısa süre sonra ölünce, Hebron Vadisi’ne gömülürken ağzına bu üç tohum konulur ve gömüldüğü yerde üç ağaç yeşerir; zeytin, sedir ve servi. Bu ağaçlar Tanrı ve insan arasında barışı sağlamıştır.”
 
Van Gogh’un intihar etmeden kısa bir süre önce çalışmış olduğu 15 adet zeytin ağacı yapıtını günümüz çağdaş sanatçıları yorumladılar.


https://www.istanbultimes.com.tr/kucukcekmecevincent-van-gogh-ile-birlikte-zeytin-agaclari-golgesinde-aksmde-h52746.html 



13 Kasım 2021 Cumartesi

Istanbul Codex collection of Imago Mundi on show @ COD Tirana from today until December 31, 2021

 



DIFFERENCES, REFERENCES, CONNECTIONS: THE 10X12 CM WORKS OF OVER 3000 ARTISTS IN AN EXHIBITION THAT AIMS TO TEAR DOWN WALLS AND UNITE VISIONS ALONG THE PARALLEL 42 NORTH.

A figurative tour around the world, along the parallel 42 north: this is the journey offered by “Parallel 42 – A Circle of Humanity“, the new exhibition from the Imago Mundi Foundation that has accepted the invitation of COD, The Center for Openness and Dialogue, housed in the prestigious seat of the Council of Ministers, in Tirana, Albania (11th November – 31st December 2021).

The idea for this exhibition was rooted in the global pandemic, a terrible and unexpected moment in time that led us to discover a shared destiny and a common awareness. As the arduous return to normality is underway, simmering, ever-latent questions resurface: the age of walls that had appeared behind us is forcefully returning to the scene and we are witnessing the construction of fences and barriers, many of which, in fact, in the countries intersected by the parallel 42. The exhibition extends an invitation to tear down these walls, both real and ideological, and recognize in their place a shared direction, that common thread that moves unseen and brings us closer.

This exhibition, which will be accompanied by a calendar of meetings with curators and artists, thus traces a circular path composed of humanity: men and women who figuratively embrace, shake hands and form a chain, or rather a mosaic, just like the works of the Imago Mundi Collection, symbolic pieces in the grandiose mosaic of the Art of Humanity.


https://fondazioneimagomundi.org/en/agenda/parallel-42-a-circle-of-humanity-2/


https://imagomundicollection.org/

8 Nisan 2020 Çarşamba

İzler/ Traces










izler
Bazı retorikler bizi geçmişin ya da geleceğin idealist imgelerine çağırır ve bütün toplumu bunlarla şekillendirmeye çalışır. Bu geriye ya da ileriye dönük teleolojik retorik, nefreti kullanarak, bir tür kültürel hegemonya yaratmaktadır. İktidarlar, sadece yasal yaptırımlar ve caydırma politikalarıyla çalışmaz, aynı zamanda, “görsel algımızı” ve “eşit görsel estetik haz” alma hakkımıza engel olurlar. Bunu etrafımızdaki manzaranın gasp edildiği görüntülerde görebiliriz.
İzler, bir sanatçının yaşamında maruz kalığı siyasal, toplumsal ve kültürel baskılar bağlamında, dilde kentte, tarih/zamanda ve bellekte kalan izleri görünür kılmaya çalışıyor. Kültürel hegemonyanın ağır yükü altında kültürel peyzajın yaşamdaki önemi bu şekilde ortaya çıkabilir.  Sergide yer alan çalışmalar “iz” kavramı üzerinden yeni bakış açıları önermektedir. Dijital imajların hızlı akışı altında, çalışmalar, “sanatın gücünü” anımsatıyorlar. O halde serginin temel sorusunu söyleyebiliriz: Kültürel hegemonyayı nasıl ifşa etmek ve sorunsallaştırmak mümkün olabilir ve bu nasıl görünür kılınabilir?  

traces
Some rhetorics call us to the idealistic images of the past or future and they try to shape the whole society with these. This teleological rhetoric that is prospective or retrospective creates a kind of cultural hegemony by using hatred. Ruling parties do not just use the legal sanctions and deterrence policies, but also, they entrench upon our “visual perception” and “equal right for aesthetic pleasure”. We see it in the images that landscape has been extorted.        
“Traces” are trying to be visible the traces on the language, city, history/time and memory within the context of political, social and cultural pressures that an artist has been exposed to. In this case, the importance of cultural landscape in life can show up under the heavy burden of cultural hegemony. The works in the exhibition offer new perspectives from the term “trace”. They remind the power of art under the rapid flow of digital images. Then, we can tell the main question of the exhibition: How can be possible to reveal the cultural hegemony and problematise it and how can this make visible?      

SANATÇILAR        
Ezgi Yakın
Fırat Bingöl
Krassimir Terziev
Mustafa Avcı
Yiğit Abik





7 Ocak 2019 Pazartesi

“CEMAL SÜREYA’YI SEVMEK”








“CEMAL SÜREYA’YI SEVMEK”
ANMA SERGİSİ GALERİ MOD’DA

09 – 24 Ocak 2019
Açılış: 09 Ocak, Saat: 18.00
Galeri Mod
Cemal Süreya Sokak, No: 39 Kadıköy – İSTANBUL



Küratör: Erkan DOĞANAY

Sanatçılar: Ara GÜLER, Bahar OGANER, Cemil ERGÜN, Çağdaş ERÇELİK, Deniz GÖKDUMAN, Deniz Pireci, Devabil KARA, Devrim ERBİL, Fırat BİNGÖL,  Fırat NEZİROĞLU, Görkem DİKEL, Güneş ACUR, Halime TÜRKYILMAZ, Hülya SÖZER, Hüseyin IŞIK, Hüseyin RÜSTEMOĞLU, İpek ŞENEL, Mehmet KAVUKÇU, Nazan AZERİ, Nezihe BİLEN ATEŞ, Reşat BAŞAR, Reşat CEYLAN Selahattin YILDIRIM, Zafer ERKAN

Performans: Esma ERTEL, Murat ERTEL, Orhan ALKAYA
Kadıköy Cemal Süreya Sokak’ta yeniden Cemal Süreya’yı anmak için şairin evinin önünde toplanıyoruz.
İkinci Yeni’nin güçlü şairlerinden olan Cemal Süreya ölümünün yirmi dokuzuncu yılında, adının yaşatıldığı sokakta, Galeri Mod’da yeni bir etkinlikle anılıyor. Cemal Süreya, geçtiğimiz yıl düzenlenen “Hayat Kısa Kuşlar Uçuyor” başlıklı sergiden sonra bu yıl da, “Cemal Süreya’yı Sevmek” başlıklı ve yeni bir sanatçı topluluğuyla gerçekleştirilecek sergiyle anılacak. Cemal Süreya’nın Kadıköy’de yaşamış olduğu evin bitişiğinde bulunan Galeri Mod’da, şaire ithafen yapılan çalışmalardan oluşan serginin yanı sıra, Babazula’nın kurucusu Murat Ertel ile Esma Ertel ve tiyatro santçısı Orhan Alkaya, Cemal Süreya’nın şiirlerinden oluşan bir performans gerçekleştirecekler. Ayrıca, etkinlik açılışını izleyen ilk haftasonu 12 Ocak Cumartesi günü, şair ve psikiyatrist Yusuf Alper “Psikodinamik açıdan Cemal Süreya ve Şiiri” üzerine bir söyleşi gerçekleştirecek ve aynı adlı kitabını imzalayacak.
Cemal Süreya’yı anma etkinliğine katılan sanatçılar kendi anlatım dilleri ile üretmiş oldukları çalışmalarda şairin kimliğine, kişiliğine ve sanatçılığına vurguda bulundular. Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz fotoğrafın efsane ismi Ara Güler’in çekmiş olduğu Cemal Süreya Portresi’ne, heykel, seramik, resim, video ile kavramsal işler eşlik edecek.
Yaşamı boyunca disiplinlerarası bir bilinçle edebiyat çalışmalarını üreten Cemal Süreya, kendine özgü bir şiir anlayışı geliştirmiştir ve Türk Şiiri için çok önemli bir şairdir. Yaşadığı dönemde edebiyat dergileri yayıncılığı, yayınevi danışmanlığı, ansiklopedi redaktörlüğü ve çevirmenlik yapan Cemal Süreya, çarpıcı, yoğun imgelerle, bilgi birikimini sentezleyerek başarılı çalışmalara imza atmış bir edebiyat ve sanat insanıydı. “Şiir anayasaya aykırıdır” diyerek ironik bir bakış açısıyla şiirin hiçbir mantık ve düzene uymayacağını dile getiren şair, İkinci Yeni anlayışına katılmasına rağmen geleneğe karşı olmamış, şiirlerinde geleneğin değerlerinden geniş ölçüde yararlanmıştır.




13 Nisan 2018 Cuma

4. Mardin Bienali/Sözden Öte/Bey Ond Words 4



4. Mardin Bienali Sanatçıları 

Albena Baeva / Ali Emir Tapan / Ana Mendieta / Aslı Bostancı / Aydın Teker / Bilge Alkor / CANAN / Cengiz Tekin / Ceren Oran&Burcu Yılmaz / Chaw Ei Thein / Chris Burden / Çağrı Saray / Didem Erbaş / Eda Aslan / Emre Zeytinoğlu / Fırat Bingöl / Gizem Aksu / Guy Ben-Ner / Hasan Pehlevan / Huo Rf / İhsan Oturmak / İnsel İnal / İpek Duben / Janis Rafa / John Gerrard / Julian Stallabrass / Ken Friedman / Lewis Hine / Leyla Postalcıoğlu / Iliko Zautashvili / Magali Duzant / Mahmut Celayir / Maria Papadimitrou / MERKEZKAÇ / Metin Çelik / Mustafa Avcı / Mürsel Argunağa / Nasan Tur / Özlem Altın / Parastou Forouhar / PELESİYER / Ramize Erer / Romina Meriç / Sara Kostic / Senem Gökçe Oğultekin / Serkan Taycan / Seyhun Topuz / Simon Faithfull / Taner Ceylan / Youssef Nabil


04 Mayıs - 04 Haziran 2018 tarihleri arasında gerçekleşecektir.






17 Şubat 2017 Cuma

Istanbul Codex: Exhibition in Palermo, Italy,



Imago Mundi - Luciano Benetton Collection
Mediterranean Routes
3,500 artists, 21 collections, 19 countries: an unprecedented creative portrait of a sea and its peoples

Palermo, Zisa, Zona Arti Contemporanee
18th February /10th March, 2017

Treviso, February 2017. The Mediterranean Sea, an ancient crossroads of civilizations, cultures and histories. Dedicated to the peoples of this common space, “Mediterranean Routes” is an exhibition of Imago Mundi collections from the 19 countries bordering the Mare Nostrum, on display in Palermo from 18th February to 10th March as part of the Biennale Arcipelago Mediterraneo at Cantieri Culturali Alla Zisa - Spazio Zac - Zona Arti Contemporanee.

The waters of the Mediterranean, navigated since ancient times by fishermen, merchants, soldiers and explorers, are a place of meeting and intersection, fusion and socialization, synonymous with prosperity and openness for the civilizations born on its shores, and for those nearby, who turn their gaze to the sea.

Imago Mundi has chosen to dedicate this new exhibition to the Mare Nostrum (Our Sea, as the Mediterranean was known to the Romans), whose ‘our’ aspires to be an expression of belonging on the part of all nations who share this sea, this cradle of Western civilization: from the Middle East, with Palestine and Israel, Syria and Lebanon, to the African coast, with Egypt, Libya, Tunisia, Algeria and Morocco, crossing Europe from the far west of Portugal to Greece and Turkey through Spain, France and Italy, with a focus on Campania and Sicily, and beyond, through Albania, Montenegro, Croatia and Slovenia.

The exhibition offers an unprecedented and original contemporary insight into this area with the sea at its heart: the 21 collections, almost 3,500 artworks by as many artists, collectively explore new routes across this sea which in recent decades has also become a barrier, identified with tragedy, despair and death.

The show includes the exhibition “Shame and Soul”: British photographer Giles Duley and Syrian illustrator Semaan Khawam, exiled in Lebanon, both present in their respective Imago Mundi collections, dialogue with each other through their own art. A video-documentary traces the highlights of their meeting, which took place in Beirut in January. Their story becomes a symbol of how no barriers exist between humans, when hearts beat as one. “Mediterranean Routes” thus proposes a comprehensive picture of the Mediterranean Sea, which, despite the dramatic events of our times, still wishes to be a constructive symbol of hope, opportunity, future and beauty.

Imago Mundi is the non-profit contemporary art project promoted by Luciano Benetton: artists from around the world, established and emerging, take up the challenge of the same medium, a 10x12 cm canvas; to date 20,000 artists from 120 countries, regions and peoples, have become involved in the project. The result is a mosaic of stories, passions, dreams, actions and contradictions, where each work lives by its own light but at the same time is part of a global image.



MEDITERRANEAN ROUTES
Cantieri Culturali Alla Zisa - ZAC - Zisa Zona Arti Contemporanee, Via Paolo Gili, 4
From 18th February to 10th March, 2017
Tuesday-Sunday 10am-6pm
Free admission


VIDEO-DOCUMENTARY SCREENING
Cantieri Culturali Alla Zisa _ Cinema de Seta
19th February; 6pm
Free admission










For more information:
Imago Mundi External Relations
barbara.liverotti@fabrica.it  / +39 51 0422 5372

1 Kasım 2016 Salı

Sürüncemede: Nesne Değil Özne / Suspended: not an object but a subject







Sürüncemede: Nesne Değil Özne 

Fırat Bingöl, Ulaş Çıbuk, Fırat Engin, Şehnaz Layıkel, Ceyda Pirali, Cengiz Tekin, Çiğdem Üçüncü

Sergi 12.11. - 3.12.2016, Açılış 11.11.2016, 19:00 

Scotty e.V.
Çağdaş Sanat ve Deneysel Araçlar Proje Alanı
Oranienstr. 46, 10969 Berlin
www.scottyenterprises.de



“Sürüncemede: Nesne Değil Özne”, AB stratejisinde sınır güvenliğini mültecilerin geldiği “güvenli” ülkelere genişletmesinden esinlenerek hazırlanmış bir sergi. Sergi, güncel mülteci politikasını sorgulamakta. Berlin’de bir proje alanı olan Scotty, insan hakları ihlalleri ve azınlıklara yönelik müdahaleler konusunda işler üreten 7 Türkiyeli sanatçıya ev sahipliği yapıyor. Sanatçılar, bu sergide yer alan işlerinde AB ve Türkiye arasındaki düzenlemelere, bu düzenlemelerin tarihsel gelişimine ve etkilerine odaklanıyorlar. Sanatçılar özellikle Türkiye ve Almanya arasında süregiden pazarlıklara, vize muafiyetine, mültecilerin ülkelerine geri dönmelerine ve onlara sunulan desteklere odaklanıyorlar. Anlaşmada, Türkiye’nin olağanüstü hal ilanı ve ülkenin doğusundaki iç savaş benzeri koşullar göz ardı ediliyor, Türkiye yasal olarak sınırdışı edilen mülteciler için “güvenli” bir ülke olarak sunuluyor. Türkiye ve AB arasındaki düzenleme, mültecilerin geldikleri ülkeler ve geçişe izin veren ülkeler ile benzer anlaşmalar açısından bir şablon olarak görülüyor.
Scotty’deki bu sergi “kaçış ve mülteciler” temalı süregiden bir dizi etkinliğin bir parçası.


Suspended: not an object but a subject

Fırat Bingöl, Ulaş Çıbuk, Fırat Engin, Şehnaz Layıkel, Ceyda Pirali, Cengiz Tekin, Çiğdem Üçüncü

Exhibition 12.11. - 3.12.2016, Opening 11.11.2016, 19:00

Scotty e.V.
Projektraum für zeitgenössische Kunst und experimentelle Medien
Oranienstr. 46, 10969 Berlin
www.scottyenterprises.de

„In Europe, the year 2016 has been characterised by an acceleration of policies of externalisation and shifting of controls on refugees and migrants. … Countries of origin and transit, such as Mali, Niger and Turkey, which have all been integrated into border securitisation and the repulsion of asylum seekers and migrants, receive large sums of money as part of these arrangements. These funds are spent on border security technology, training of border guards, readmission agreements and joint border patrols – but not on actual concepts for protection or improving reception conditions. …..In their negotiations with the EU and its member states countries of origin and transit are reduced to mere vassal states to whom either money, liberalisation of visa regulations or vague mobility concessions for selected groups are promised in return for services in the combating of migration. By contrast, states who are not willing to co-operate face penalties such as trade sanctions or embargos.“
Excerpt fom the Position paper by PRO ASYL, medico international and Bread for the World about European policy of externalisation of border controls that leads to massive violations of human rights. 05.08.2016


This exhibition is stimulated by the shift in EU strategy to expand its border security to “safe” countries of origin. It raises question about the current refugee policy. Scotty is hosting seven Turkish artists, who have dedicated themselves to themes including human rights violations and treatment of minorities . In their current work they reflect on the arrangement between the EU and Turkey, its historical background and its ramifications. The artists focus in particular on the ongoing negotiations between Turkey and Germany, visa exemption versus repatriation and support of refugees. The treaty ignores the fact that Turkey has declared martial law and conditions in the eastern part of the country resemble those of civil war. Instead, Turkey is being declared “secure” to legally receive deported refugees. The arrangement between Turkey and the EU is being viewed as a blueprint for similar treaties with countries of origin and those that allow transit.
This exhibit at Scotty is a further installment in the ongoing series dedicated to “flight” and refugees.
__________________________________________________________________________
Die Ausstellung nimmt die Verlegung der EU Grenzsicherung in “sichere Herkunftsländer” zum Anlass, Fragen zur aktuellen Flüchtlingspolitik zu stellen. Sieben KünstlerInnen aus der Türkei, die sich seit Jahren politischen Themen wie Menschenrechtsverletzungen und dem Umgang mit Minderheiten widmen, sind zu Gast bei scotty. Sie reflektieren in ihren Arbeiten den EU–Türkei Deal und seine Folgen. Sie binden ihn in einen historischen Zusammenhang ein. Sie richten ihren Blick auf die derzeitigen Verhandlungen zwischen der Türkei und Deutschland, auf Visa-Freiheit versus Rücknahme und Versorgung von Geflüchteten. Dieses Abkommen ignoriert das in der Türkei offiziell der Ausnahmezustand gilt und im Osten des Landes bürgerkriegsähnlich Zustände herrschen. Die Türkei wird als sicheres Dritt-Land erklärt in das Geflüchtete abgeschoben werden dürfen. Der Türkei-EU Deal soll als Blaupause für Abkommen mit weiteren Herkunfts- und Transitländern dienen.

Die Ausstellung bei scotty ist ein weiter Teil einer Serie die sich dem Thema „Flucht“ widmet.