4 Mart 2012 Pazar

"Dalgın sular"


Sanatçılar:
Deniz Aktaş
Mediha Aşkın
Fırat Bingöl
Deniz Çimen
Gökhan Deniz
Çağla Göksu
Fatoş Karadağ
Komet
Raziye Kubat
Banu Muratlı

Proje: İskender Savaşır
Proje Koordinatörü: Ayşe Görür

8 Mart-23 Mart 2012
8 Mart 18:00- 21:00

Atölye Ren, Akkavak Sokak ardı 20apt No:34 kat: 2 Daire 3 Nışantaşı




Dalgın Sular Projesi

Proje, birbirleriyle yakından ilişkili iki birimden, Çizgi Roman Projesi ve Eğitim Programından oluşuyor.

Çizgi Roman Projesi

İçerik… Bu projede açıkça Yahya Kemal’den esinlenerek “dalgın sular” diye adlandırılmış bir “anlatı evreni” resim ve öykülerle var edilmeye çalışılacaktır. Bu evrende Haliç’in dibi taranırken meydana gelen ve hiçbir zaman ne olduğu tam açıklanmayan bir nedenden ötürü bir dizi olay yaşanmaya başlar. İlkönce “halüsinasyon”, “gaipten sesler duyma” gibi psikopatoloji vakaları olduğu sanılan şeylerin, kısa sürede öyle olmadıkları, Haliç’in İstanbul’un geçmişini “kusmakta” olduğu anlaşılacak, İstanbul tamamen geçmişiyle iç içe geçmiş bir hayat sürmeye başlayacaktır.

Kişiler için olsun, toplumlar için olsun geçmiş ile barışmanın önemi, barışık olmamaktan ötürü yaşanan bedellerin nitelik ve ölçeği hakkında, özellikle bizim toplumumuzda zengin bir tecrübe birikimine sahip olduğumuzdan, neden böyle bir anlatı evrenini seçtiğimizi daha fazla gerekçelendirmeye çalışmayacağız. Önemli olan söz konusu evren tasarımın yeterince esnek olarak anlaşılması… Örneğin, biz evreni tasarlarken zaman boyutunu geçmişe doğru açacak şekilde düşündük ama evrenin geleceği de içerecek şekilde genişletilmesi, şehrin kaotik hayatına gelecekten de “mutasavver” konukların katılmasının önünde hiçbir engel yok.

Anlatı evreninin zenginliği, içinde yer alacak olayların, söz konusu edilecek, tartışılacak sorunların çeşitliliği, tamamen katılımcıların buluş yeteneklerine, ustalıklarına, kıvraklıklarına bağlı olacaktır.

Biçim ve çalışma tarzı… Günümüzde toplumumuzda ifade biçimlerinin en “ünlüleri” “doğu-batı” olan, “gelenekçi-Batıcı”, “laikçi- İslamcı”, “ticarî –ya da “avam­”-elit” gibi çeşitli kutuplaşmalarla malul olduğu malumdur. “Dalgın Sular Projesi” bu evrede bu konuda süregiden teorik, kavramsal tartışmalara bir yenisini eklemektense söz konusu kutupsallıkları “iş üstüne” çözmeye çalışmanın anlamlı olacağı düşüncesiyle yola çıkmıştır.

Bu doğrultuda, (Batılı anlamda) akademik sanat geleneğinden gelen bir grup ressam, Türkiye’de gelişmiş en kıvrak ve yaygın piyasada kendini kanıtlamış ifade biçimlerinden biri olan karikatür geleneğinden çizerler, bilgisayar ortamını estetik doğrultuda kullanan grafikerler, konuyla ilgilenen yazarlarla bir araya gelerek bir karşılıklı eğitim ve ortak üretim süreci örgütleyecekler.
Girişim, Mart başında Atölye galerisinde açılacak bir ortak sergiyle duyurulacak ve ilgilenenler aynı galeride ve Aralık Derneği’nde düzenlenecek kurslara davet edilecek. Sürecin bir kakafoniye dönüşme riski elbette mevcut ama­—özellikle nihaî ürünün bir “yamalı bohça” olmanın ötesine geçmeyebileceğinden ürkülmediği sürece— hem dergi, ansiklopedi ve kültür merkezi yöneticisi ve  psikoterapist olarak tecrübelerimiz, hem de şimdiye kadar sürdürdüğümüz ön temaslarda aldığımız tepkiler, sürecin anlamlı bir ürün verebilecek şekilde yönetilebileceğini ummamıza izin veriyor.

Öngörüde bulunmak elbette zor ama sanki bir yıllık bir çalışma bu girişimin anlamlı bir ürün verebilip veremeyeceğini sınamak için uygun bir süreymiş gibi duruyor.

Eğitim Programı

Bu girişime önayak olmuş olan grup aynı zamanda, bu tür olanaklardan yoksun kalmış ve belediyeler üzerinden ulaşılabilecek çevre (varoş, gecekondu) bölgelerde yaşayan çocuklara, Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yetiştirilmekte olanlara ve Çocuk Cezaevlerinde tutulanlarla yönelik, tamamen modüler olarak tasarlanmış bir eğitim programı da hazırlama sürecindedir.

Bu program elbette bir yanıyla sosyal bir sorumluluğu yerine getirmek gibi bir saikten kaynaklanıyor. Ama onun ötesinde, şu ya da bu nedenden ötürü dışlanmış, yoksun bırakılmış çocukların, özellikle de suçlu çocukların, o güne kadar yıkıcı, anti-sosyal doğrultularda ifade bulmuş enerjilerinin uygun bir şekilde kanalize edildiklerinde, önümüze çok yeni ufuklar açabileceğine dair, hem dünya sanat ve edebiyat tarihinden, hem kişisel tecrübelerimizden kaynaklanan bazı sezgilerimiz var. Bu yüzden projenin iki ayağı, Çizgi Roman Projesi ve Eğitim Programları arasında bir sinerji yaratacak şekilde çeşitli köprüler kurulması da tasarlanıyor. (Bu köprülerin  neler olabileceğine dair somut bazı fikirlerimiz var ama bu somutluk düzeyindeki örnekler üzerinde durmanın yeri herhalde böyle bir teklif değil.)

Eğitim programları üç paralel kanaldan akan seminer dizileri ve atölyelerden oluşacak. Bunların ayrıntılı içerikleri elbette seminer ve atölye sorumluları tarafından tasarlanacağından, burada ana başlıkları vermekle yetiniyoruz.

Teorik seminerler. Klasik ama uygulamaya yönelik bir sanat tarihi anlatısıyla başlayacak bu seminerlerin, daha sonra popüler sanat, ticarî sanat, çizgi roman dünyası, İstanbul, hatta belirli yörelerin, mahallelerin tarihi doğrultusunda geliştirilmesi düşünülüyor.

Akademik Hünerler.  Bu kanalda açılacak atölyeler, temel klasik akademik eğitimde edindirilmesi hedeflenen, desen, perspektif bilgisi, kompozisyon gibi hüneleri edindirmeye yönelik çalışmalarla başlayacak. Ama hemen ardından (kompozisyona geçmeden) bu gruba, hat sanatı ve minyatür gibi İslam geleneğinin özgün biçimlerini öğretmeye yönelik atölyeler eklenecek.

Bilgisayarlı Grafik Hünerleri. Bu kanalda, FreeHand, Photoshop, CAD gibi çeşitli temel bilgisayarlı grafik programlarının kullanımı öğretilecek. Atölyelere eşlik eden teorik seminerlerde ya da bilfiil atölyenin kendi bünyesinde dijital sanat örnekleri tanıtılacak ve dijital estetiğin çeşitli sorunları tartışılacak.

Yukarıda da belirtildiği gibi çalışma programlarının ayrıntıları, bunlardan sorumlu olacak kişiler tarafından düzenlenecek.  Ancak tek tek bütün birimler tamamen modüler bir anlayışla düzenlenecek. Yani, her ne kadar, birimlerin kendi içinde birbirlerini izleyen bir iç mantığı olsa da, tek bir faaliyete katılmış bir öğrenci de, buradan temel bir hüneri (diyelim, desen çizebilmeyi ya da temel sanat tarihi bilgisini) edinmiş olarak ayrılabilecek. Diğer yandan, desen yeteneğine güvenen (ve eğitmen tarafından da yeterli bulunan) bir öğrenci, “alt kursları” atlayarak daha ileri bir kursa katılabilecek.

Çalışma Tarzı. Açık ortamlarda (semt konakları, Belediye Eğitim Merkezleri vs ***bunlara bugünlerde ne dendiğine bakılması lazım) seminer ve atölyelerin 2, en fazla 3 aylık faaliyetler şeklinde düzenlenmesi öngörülüyor. (Geçmiş tecrübe, daha uzun süreli faaliyetler öğrencilerin motivasyon ve ilgilerinin diri tutulmasının çok güç olduğunu gösteriyor.)

Çocuk Esirgeme Kurumu’nda sürdürülecek faaliyet için ise, dışarıdan gelerek seminer verecek, atölye düzenleyecek arkadaşların yanı sıra, tercihan sanat terapisi formasyonu da olan bir elemanın düzenli olarak “full-time” kurum içinde bulunması, eğitimden alınacak verimi olağanüstü derecede derinleştirecektir.