Sanatçılar:
Deniz Aktaş
Mediha Aşkın
Fırat Bingöl
Deniz Çimen
Gökhan Deniz
Çağla Göksu
Fatoş Karadağ
Komet
Raziye Kubat
Banu Muratlı
Proje: İskender Savaşır
Proje Koordinatörü: Ayşe Görür
8 Mart-23 Mart 2012
8 Mart 18:00- 21:00
Atölye Ren, Akkavak Sokak ardı 20apt No:34 kat: 2 Daire 3 Nışantaşı
Dalgın Sular Projesi
Proje, birbirleriyle yakından ilişkili iki birimden, Çizgi
Roman Projesi ve Eğitim Programından oluşuyor.
Çizgi Roman Projesi
İçerik… Bu projede açıkça Yahya Kemal’den esinlenerek
“dalgın sular” diye adlandırılmış bir “anlatı evreni” resim ve öykülerle var
edilmeye çalışılacaktır. Bu evrende Haliç’in dibi taranırken meydana gelen ve
hiçbir zaman ne olduğu tam açıklanmayan bir nedenden ötürü bir dizi olay
yaşanmaya başlar. İlkönce “halüsinasyon”, “gaipten sesler duyma” gibi psikopatoloji
vakaları olduğu sanılan şeylerin, kısa sürede öyle olmadıkları, Haliç’in
İstanbul’un geçmişini “kusmakta” olduğu anlaşılacak, İstanbul tamamen
geçmişiyle iç içe geçmiş bir hayat sürmeye başlayacaktır.
Kişiler için olsun, toplumlar için olsun geçmiş ile
barışmanın önemi, barışık olmamaktan ötürü yaşanan bedellerin nitelik ve ölçeği
hakkında, özellikle bizim toplumumuzda zengin bir tecrübe birikimine sahip
olduğumuzdan, neden böyle bir anlatı evrenini seçtiğimizi daha fazla
gerekçelendirmeye çalışmayacağız. Önemli olan söz konusu evren tasarımın
yeterince esnek olarak anlaşılması… Örneğin, biz evreni tasarlarken zaman
boyutunu geçmişe doğru açacak şekilde düşündük ama evrenin geleceği de içerecek
şekilde genişletilmesi, şehrin kaotik hayatına gelecekten de “mutasavver”
konukların katılmasının önünde hiçbir engel yok.
Anlatı evreninin zenginliği, içinde yer alacak olayların,
söz konusu edilecek, tartışılacak sorunların çeşitliliği, tamamen
katılımcıların buluş yeteneklerine, ustalıklarına, kıvraklıklarına bağlı
olacaktır.
Biçim ve çalışma tarzı… Günümüzde toplumumuzda ifade
biçimlerinin en “ünlüleri” “doğu-batı” olan, “gelenekçi-Batıcı”, “laikçi-
İslamcı”, “ticarî –ya da “avam”-elit” gibi çeşitli kutuplaşmalarla malul
olduğu malumdur. “Dalgın Sular Projesi” bu evrede bu konuda süregiden teorik,
kavramsal tartışmalara bir yenisini eklemektense söz konusu kutupsallıkları “iş
üstüne” çözmeye çalışmanın anlamlı olacağı düşüncesiyle yola çıkmıştır.
Bu doğrultuda, (Batılı anlamda) akademik sanat geleneğinden
gelen bir grup ressam, Türkiye’de gelişmiş en kıvrak ve yaygın piyasada kendini
kanıtlamış ifade biçimlerinden biri olan karikatür geleneğinden çizerler,
bilgisayar ortamını estetik doğrultuda kullanan grafikerler, konuyla ilgilenen
yazarlarla bir araya gelerek bir karşılıklı eğitim ve ortak üretim süreci
örgütleyecekler.
Girişim, Mart başında Atölye galerisinde açılacak bir ortak
sergiyle duyurulacak ve ilgilenenler aynı galeride ve Aralık Derneği’nde
düzenlenecek kurslara davet edilecek. Sürecin bir kakafoniye dönüşme riski
elbette mevcut ama—özellikle nihaî ürünün bir “yamalı bohça” olmanın ötesine
geçmeyebileceğinden ürkülmediği sürece— hem dergi, ansiklopedi ve kültür
merkezi yöneticisi ve psikoterapist olarak
tecrübelerimiz, hem de şimdiye kadar sürdürdüğümüz ön temaslarda aldığımız
tepkiler, sürecin anlamlı bir ürün verebilecek şekilde yönetilebileceğini
ummamıza izin veriyor.
Öngörüde bulunmak elbette zor ama sanki bir yıllık bir
çalışma bu girişimin anlamlı bir ürün verebilip veremeyeceğini sınamak için
uygun bir süreymiş gibi duruyor.
Eğitim Programı
Bu girişime önayak olmuş olan grup aynı zamanda, bu tür
olanaklardan yoksun kalmış ve belediyeler üzerinden ulaşılabilecek çevre
(varoş, gecekondu) bölgelerde yaşayan çocuklara, Çocuk Esirgeme Kurumu
tarafından yetiştirilmekte olanlara ve Çocuk Cezaevlerinde tutulanlarla
yönelik, tamamen modüler olarak tasarlanmış bir eğitim programı da hazırlama
sürecindedir.
Bu program elbette bir yanıyla sosyal bir sorumluluğu yerine
getirmek gibi bir saikten kaynaklanıyor. Ama onun ötesinde, şu ya da bu
nedenden ötürü dışlanmış, yoksun bırakılmış çocukların, özellikle de suçlu
çocukların, o güne kadar yıkıcı, anti-sosyal doğrultularda ifade bulmuş
enerjilerinin uygun bir şekilde kanalize edildiklerinde, önümüze çok yeni
ufuklar açabileceğine dair, hem dünya sanat ve edebiyat tarihinden, hem kişisel
tecrübelerimizden kaynaklanan bazı sezgilerimiz var. Bu yüzden projenin iki
ayağı, Çizgi Roman Projesi ve Eğitim Programları arasında bir sinerji yaratacak
şekilde çeşitli köprüler kurulması da tasarlanıyor. (Bu köprülerin neler olabileceğine dair somut bazı
fikirlerimiz var ama bu somutluk düzeyindeki örnekler üzerinde durmanın yeri
herhalde böyle bir teklif değil.)
Eğitim programları üç paralel kanaldan akan seminer dizileri
ve atölyelerden oluşacak. Bunların ayrıntılı içerikleri elbette seminer ve
atölye sorumluları tarafından tasarlanacağından, burada ana başlıkları vermekle
yetiniyoruz.
Teorik seminerler. Klasik ama uygulamaya yönelik bir sanat
tarihi anlatısıyla başlayacak bu seminerlerin, daha sonra popüler sanat, ticarî
sanat, çizgi roman dünyası, İstanbul, hatta belirli yörelerin, mahallelerin
tarihi doğrultusunda geliştirilmesi düşünülüyor.
Akademik Hünerler. Bu
kanalda açılacak atölyeler, temel klasik akademik eğitimde edindirilmesi
hedeflenen, desen, perspektif bilgisi, kompozisyon gibi hüneleri edindirmeye
yönelik çalışmalarla başlayacak. Ama hemen ardından (kompozisyona geçmeden) bu
gruba, hat sanatı ve minyatür gibi İslam geleneğinin özgün biçimlerini
öğretmeye yönelik atölyeler eklenecek.
Bilgisayarlı Grafik Hünerleri. Bu kanalda, FreeHand,
Photoshop, CAD gibi çeşitli temel bilgisayarlı grafik programlarının kullanımı
öğretilecek. Atölyelere eşlik eden teorik seminerlerde ya da bilfiil atölyenin
kendi bünyesinde dijital sanat örnekleri tanıtılacak ve dijital estetiğin
çeşitli sorunları tartışılacak.
Yukarıda da belirtildiği gibi çalışma programlarının
ayrıntıları, bunlardan sorumlu olacak kişiler tarafından düzenlenecek. Ancak tek tek bütün birimler tamamen modüler
bir anlayışla düzenlenecek. Yani, her ne kadar, birimlerin kendi içinde
birbirlerini izleyen bir iç mantığı olsa da, tek bir faaliyete katılmış bir
öğrenci de, buradan temel bir hüneri (diyelim, desen çizebilmeyi ya da temel
sanat tarihi bilgisini) edinmiş olarak ayrılabilecek. Diğer yandan, desen
yeteneğine güvenen (ve eğitmen tarafından da yeterli bulunan) bir öğrenci, “alt
kursları” atlayarak daha ileri bir kursa katılabilecek.
Çalışma Tarzı. Açık ortamlarda (semt konakları, Belediye
Eğitim Merkezleri vs ***bunlara bugünlerde ne dendiğine bakılması lazım)
seminer ve atölyelerin 2, en fazla 3 aylık faaliyetler şeklinde düzenlenmesi
öngörülüyor. (Geçmiş tecrübe, daha uzun süreli faaliyetler öğrencilerin
motivasyon ve ilgilerinin diri tutulmasının çok güç olduğunu gösteriyor.)
Çocuk Esirgeme Kurumu’nda sürdürülecek faaliyet için ise,
dışarıdan gelerek seminer verecek, atölye düzenleyecek arkadaşların yanı sıra,
tercihan sanat terapisi formasyonu da olan bir elemanın düzenli olarak
“full-time” kurum içinde bulunması, eğitimden alınacak verimi olağanüstü
derecede derinleştirecektir.